2. Sayfa - Toplam 106 Sayfa var BirinciBirinci 12341252102 ... SonuncuSonuncu
Toplam 1059 sonuçtan 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #11

    SOMTHİNG'S GOTTA GİVE (AŞK'TA HERŞEY MÜMKÜN)

    Something's Gotta Give
    en çok sevdiğim ve her fırsatta ilk defa izliyormuş gibi seyrettiğim bir film.
    OYUNCULAR :
    Jack Nicholson ... Harry Sanborn

    Diane Keaton ... Erica Barry

    Keanu Reeves ... Julian Mercer

    Frances McDormand ... Zoe

    Amanda Peet ... Marin

    Jon Favreau ... Leo
    Paul Michael Glaser ... Dave

    Rachel Ticotin ... Dr. Martinez


    konusu:60'larındaki Harry Sanborn, kadınlarla ilişkilerinde hâlâ gençtir, hep 30 yaşın altındaki kadınlarla birlikte olmakta, 'bekârlık sultanlıktır' felsefesini ilerlemiş yaşına rağmen uygulamaktadır. Bir haftasonu, romantik bir kaçamak yapmak için son sevgilisi Marin'le birlikte Marin'in annesi Erica Barry'nin kumsaldaki evine giderler. Harry burada Marin'in annesi ve teyzesiyle arasındaki gerginlikten ötürü oldukça streslenir ve kalp krizinin eşiğine gelir. Ondan hiç hoşlanmayan Erica, iyileşene kadar yaşlı çapkını evinde ağırlamaya gönülsüzce razı olur. Bu iyileşme sürecine Harry'nin genç doktoru Julian Mercer de kaçınılmaz biçimde dahil olur. Julian'dan çok hoşlanan Erica, bir yandan kızıyla birlikte olduğu için acımasızca eleştirdiği Harry gibi, genç Julian'ndan hoşlanmaya başlar; bir yandan da Harry'yle aralarında bir yakınlaşma olur. İyileşir iyileşmez evine ve genç kadınlarına geri dönen Harry, bir süre sonra, Erica'yla yakınlaşmalarının basit bir flörtün çok ötesinde olduğunu anlar; ancak onu geri kazanmak için iki büyük rakibi vardır: Genç doktoru ve eski alışkanlıkları…
    Her şeyden çok oyuncu kadrosuyla dikkat çeken "Aşkta Her Şey Mümkün", Türkçe adının da belirttiği gibi aşkın her yaşta, her tür sürprize açık olduğunun altını çizen, keyifli vakit geçirilecek bir film.

  2. #12

    Re: SİNEMA FORUMU: Vizyondakiler, klasikler, tavsiyeler, yorumlar....



    DUVAK-(The Painted Veil )

    Üst sınıfa mensup bir kadın olan Kitty, orta sınıfa mensup bir doktor olan Walter’la yanlış nedenlerden ötürü evlenmiştir. Çift Şanghay’a gider ve genç kadın burada bir başkasıyla aşk yaşar. Walter karısının bu sadakatsizliğini öğrenince, intikam almak amacıyla, Çin’in ölümcül bir salgının kol gezdiği ücra bir kasabasından gelen iş teklifini kabul eder ve karısını da beraberinde götürür. Yaptıkları bu yolculuk sayesinde ilişkileri bir anlam kazanır ve dünyanın bu en uzak ama en güzel köşelerinden birinde ortak bir amaç edinirler.


    Biraz uzun bir film.Ama İzleyin Pişman olmayacaksınız.ben çok beğendim



  3. #13
    Üyelik Tarihi
    16 Mayıs 2007
    Bulunduğu Yer
    İstanbul
    Mesaj
    74

    Re: SOMTHİNG'S GOTTA GİVE (AŞK'TA HERŞEY MÜMKÜN)

    DIRTY DANCING

    arka arkaya 3 kere seğrettiğimi bilirim bir gecede. tam bir klasiktir bana kalırsa. her seğredişimde 17-18 li yaşlarıma ve o zamanki çocuksu aşklarıma giderim. beni ciddi anlamda dinlendirdiğine inanıyorum bu filmin.

  4. #14

    Re: Haftasonu izlediklerim.



    Konu:

    Bu seksi ve modern gerilimde Akademi ödülü sahibi Judi Dench ve Cate Blanchett, biri iş arkadaşının suçlu sırrı yüzünden harcanan diğeri kendi karanlık saplantılarının kurbanı olan hınzırca eğlenceli, Oscar adayı performanslarını sergiliyorlar.

    Dench, Barbara Covett rolünde, iş dışında umutsuz ve yalnız bir hayatı olan demir bir yumrukla sınıfını yöneten bir öğretmeni canlandırıyor. Neşe saçan yeni sanat öğretmeni Sheba Hart’la tanışana kadar (Blanchett) bu böyleydi. Buna rağmen Barbara başta çok hoşlandığı yeni kafadar arkadaşı Sheba’nın bir öğrenciyle ilişkisi olduğunu öğrenince kıskançlık ve öfkesine yenilip kontrolden çıkar.



    PRESTİJ
    Her şey yüzyılın başında, hızla değişen Londra'da başlar. Sihirbazların ünlü ve en üst mertebede idol olarak kabul edildikleri bir zamanda, iki genç sihirbaz şöhrete giden yolu çizmeye başlarlar. Gösterişli, sofistike Robert Angier (Hugh Jackman) tam bir şovmenken, yontulmamış ve gelenekçi Alfred Borden (Christian Bale) sihirli fikirlerini gösterme yeteneğinden yoksun, yaratıcı bir dahidir. Birbirlerini takdir eden arkadaşlar ve ortaklar olarak yola çıkarlar. Ama en büyük numaraları ters gidince, aralarında ömür boyu sürecek bir düşmanlık başlar; ikisi de bir diğerini geçme ve altüst etme niyetindedir. Sürdürdükleri aşırı rekabet, her numarayla, her gösteriyle daha da büyür; ta ki sınır tanımayana, hatta elektriğin yeni ve inanılmaz güçlerini ve Nikola Tesla'nın bilimsel dehasını işin içine dahil edene dek... Herkesin hayatı pamuk ipliğine bağlıdır. El çabukluğuyla sunulan sarsıcı sürprizlerle dolu film; inancın güvenin ve mümkün olanın en uzak, en karanlık sınırlarının keşfedildiği heyecan dolu bir dünyaya dalar.





    bu foruma benden başka yazan yok


  5. Re: SİNEMA FORUMU: Vizyondakiler, klasikler, tavsiyeler, yorumlar....

    En favori filmim bu:



    Sonra da bunlar:





    Ayrica bir de BU forumumuz vardi. Hnai bakmak isteyen olursa diye seettim

  6. Re: SİNEMA FORUMU: Vizyondakiler, klasikler, tavsiyeler, yorumlar....

    Gecen hafta bunu seyrettik.

    Biraz buyukce cocuklara da uygun. Jim Carrey basrolde. Guzel ve garip bir film.



  7. #17

    Re: Haftasonu izlediklerim.

    canom yazdı:

    PRESTİJ
    Her şey yüzyılın başında, hızla değişen Londra'da başlar. Sihirbazların ünlü ve en üst mertebede idol olarak kabul edildikleri bir zamanda, iki genç sihirbaz şöhrete giden yolu çizmeye başlarlar. Gösterişli, sofistike Robert Angier (Hugh Jackman) tam bir şovmenken, yontulmamış ve gelenekçi Alfred Borden (Christian Bale) sihirli fikirlerini gösterme yeteneğinden yoksun, yaratıcı bir dahidir. Birbirlerini takdir eden arkadaşlar ve ortaklar olarak yola çıkarlar. Ama en büyük numaraları ters gidince, aralarında ömür boyu sürecek bir düşmanlık başlar; ikisi de bir diğerini geçme ve altüst etme niyetindedir. Sürdürdükleri aşırı rekabet, her numarayla, her gösteriyle daha da büyür; ta ki sınır tanımayana, hatta elektriğin yeni ve inanılmaz güçlerini ve Nikola Tesla'nın bilimsel dehasını işin içine dahil edene dek... Herkesin hayatı pamuk ipliğine bağlıdır. El çabukluğuyla sunulan sarsıcı sürprizlerle dolu film; inancın güvenin ve mümkün olanın en uzak, en karanlık sınırlarının keşfedildiği heyecan dolu bir dünyaya dalar.



    Bu filmle ilgili daha önce Şahende'nin forumuna yaptığım yorumumu buraya ekliyeyim hemen (bakalım bu arada iki ayrı alıntı yapabilecekmiyim )

    medip yazdı:
    "The Illusionist" filmi ile ilgili sarf etmiş olduğum tüm yorumlar, duygu ve düşünceler aslında "Prestige" filmini kafamda canlandırarak sarf ettim.

    Sizi yanıttığım için dün gece gözüme uyku girmedi
    Eşim de bilgisayarı tamir etmekle meşkul olduğundan bilgisayara yaklaşamadım bile.

    Her iki film de sihir ile ilgili olunda bende kısa devre yaptı bu durum... yetmezmiş gibi yakışıklıları bile karıştırdım. Prestige'de Huck Jackman oynamaktadır, doğrudur, ama Edward Norton The Illusionist'te rol almaktadır. Onun yerine Hack Jackman'ın karşısında Prestige'de meşhur Amerikan Sapığımız ve Son Batman'imiz olan Christian Bale rol almaktadır.

    Bu kadar yakışıklı bir araya gelir de insanın aklı karışmazsa şaşarım
    aneyy oldu

    diğer fil forumu linkini de vereyim
    http://www.annecocuk.com/modules/newbb/viewtopic.php?forum=1&topic_id=77161
    burada konuşmuştuk da

  8. Re: SİNEMA FORUMU: Vizyondakiler, klasikler, tavsiyeler, yorumlar....

    Bu iki film manyak guzel. Ikisinde de Sean Pean var. Cok severiz esimle bu adami.

    Birinci film 21 gram/21 grams.




    Konusu:
    Guillermo Arriaga'nın romanından uyarlanan filmde, üç insanın kaderi bir kaza ile beklenmedik biçimde birleşir; bu durum onları aşkın en uç noktalarına ve intikamın derinliklerine götürecektir. Ölümcül derecede hasta olan kolej profesörü Paul Rivers’e kalp nakli yapılması gerekmektedir. Bu nedenle kalbini kullanacağı birinin ölümünü beklemenin verdiği vicdan azabı onu günden güne yiyip bitirmektedir. Paul, altından kalkması oldukça güç psikolojik bir yük altında iken bir yandan da ölmeden önce kendisinden bir bebek isteyen karısı ile evlilik sorunları yaşamaktadır.

    kaynak: www.sinema.com

    2.film ise Gizemli Nehir/Mystic River




    Konusu:

    Boston'un varoşlarından East Buckingham'da büyüyen Jimmy Markum, Dave Boyle ve Sean Devine işçi semtlerinde yaşayan erkek çocukların çoğunlukla yaptığı gibi günlerini sokak beysbol oynayarak geçirirler. Semtte fazlaca bir olay olmaz. Ama bu durum, Dave'in sonsuza dek hepsinin hayatını değiştirecek bir olaya dahil olmaya zorlanmasıyla son bulur.
    Yirmi beş yıl sonra üç arkadaş kendilerini tekrar yaşamlarını değiştirecek bir olayla karşı karşıya bulurlar: Jimmy'nin 19 yaşındaki kızı öldürülmüştür. Artık polis olan Sean bu davaya atanır ve ortağı ile birlikte görünüşte hiçbir anlamı olmayan bu cinayeti çözmekle görevlendirilir. Ayrıca, Jimmy'den de hep bir adım önde olmak zorundadır, çünkü öfke ve intikam ateşiyle yanan Jimmy kızının katilini bulmaya kararlıdır.
    Clint Eastwood "Affedilmeyen"den ("Unforgiven", 1992) bu yana çektiği en iyi film olarak değerlendirilen "Gizemli Nehir" için "öyküde pek çok katman var ve her bir katman kalktıkça altından daha fazlası çıkıyor" demiş.

    kaynak: www.sinema.com




  9. #19

    Re: SİNEMA FORUMU: Vizyondakiler, klasikler, tavsiyeler, yorumlar....

    Bu filmin kitabı da vardı. Film kitabıyla nerdeyse birebir olmuş. Beklediğinizi alıyorsunuz yani. Harika bir film, tavsiye ederim..





    Yönetmen Tom Tykwer

    Senaryo Andrew Birkin, Bernd Eichinger
    Oyuncular Ben Whishaw, Dustin Hoffman, Alan Rickman, Rachel Hurd-Wood, Gonzalo Cunill

    Filmin Türü Drama, Gerilim

    Orijinal Adı Perfume: The Story of a Murderer

    Yapım Ülkesi Almanya, Fransa, İspanya

    Filmin Süresi 147 dakika

    Vizyon Tarihi 16.02.2007


    Filmin Konusu


    1766. Grasse, Güney Fransa.

    Kalabalık şehir meydanında bir parfüm yapımcısı olan Jean-Baptiste Grenouille’ün (BEN WHİSHAW) hüküm giymesini izlemek için toplanmıştır. Halk zincirlerinden tutulup sürüklenen adamı kalenin balkonunda gördüğünde gürültüyle öldürülmesi için tezahürata başlar.

    22 yıl önce. Paris.

    Grenouille’in annesi (BİRGİT MİNİCHMAYR) yılın en sıcak gününde şehrin balık pazarının bulunduğu mahallede doğum yapmaktadır. Bu istenmeyen çocucğu çevresinden saklamaya çalışmaktadır. Fakat yeni doğan bebek çıkardığı inanılmaz gürültü sayesinde çevreden yetişenler tarafından annesinin gazabından kurtulur. Çocuk yaşayacaktır fakat annesi çocuğunu öldürmeye çalıştığı için asılarak idam edilecektir.

    Grenouille hayatının ilk yıllarını Madame Gaillard’ın (SİAN THOMAS) yetimhanesinde geçirir.. Diğer çocuklar onda bir gariplik olduğunun farkındadılar. Altı yaşına geldiğinde küçük çocuk hala konuşamamaktadır fakat kokular hakkındaki inanılmaz yeteneği ortaya çıkmaya başlamıştır.

    13 yaşına geldiğinde Madame Gaillard 10 franka Grenouille’I Grimal’a (SAM DOUGLAS) satar. Grimal bir deri işleme atölyesi işletmektedir. Yaşam şartları cehennemden beter, pis kokulu nitratlar,kokuşmuş postlar içinde geçmektedir fakat bu ortamda hayatta kalmayı başarıp genç bir adam olmuştur.

    Paris’e ilk gittiğinde havada hiç tanımadığı yabancı kokuları keşfeder genç adam… Ve bu kokular onu hiç sahip olmadığı olamayacağı hayallerine sürükler… istemeden de olsa bir genç kadının ölümüne sebep olur…




  10. Re: SİNEMA FORUMU: Vizyondakiler, klasikler, tavsiyeler, yorumlar....

    BABIL/BABEL


    Bu filmi bunal bunal bunalmak, uzulmek aglamak istiyorsaniz seyredin derim. Guzel bir film ama bunaldim, stres oldum ve agladim cok. 15 yas ve uzeri icin uygundur denmis ama 18 yas altina uygun degil bence.


    Konusu:

    Fas'in uçsuz bucaksız çöllerinde patlayan tek el silah sesi, üç kıtadaki dört farklı ailenin yaşamını derinden etkileyecek olaylar zincirinin fitilini ateşler. Bu olaydan etkilenenler arasında Fas'ta turistik gezi yaparken ölüm kalım mücadelesi yaşamak zorunda kalan Amerikalı karı-koca, kazayla işledikleri suç yüzünden başı derde giren iki Faslı çocuk, Amerikalı iki küçük çocukla Meksika sınırını yasadışı yollardan aşan Meksikalı çocuk bakıcısı ve Tokyo'da babası polis tarafından aranan asi ruhlu sağır Japon genç kız vardır. Birbiriyle çatışma halindeki kültürlerin ve uçsuz bucaksız mesafelerin ayırdığı dört farklı insan grubu, izolasyon, keder ve üzüntü duygularının eşlik ettiği paylaşılmış kadere doğru hızla yol almaya başlayacaklardır.
    Bu olayı izleyen birkaç günlük süre içerisinde korku ve karmaşanın en uç noktalarında gezinirken kaybolma duygusunun –çölde kaybolma, dünyada kaybolma, kendi benliğinde kaybolma- başdöndürücü etkisiyle yüzleşirken aynı zamanda da bağlılık ve sevgi gibi duyguların derinlikleriyle tanışırlar.

    kaynak: www.sinema.com


Benzer Konular

  1. MÜZİK FORUMU: Eskiler, son çıkanlar, tavsiyeler, yorumlar...
    Konuyu Açan: Inci&Deniz, Forum: Kültür ve Kitap.
    Cevap: 53
    Son Mesaj: 05 Temmuz 2016, 22:15
  2. İlköğretimle ilgili "TAVSİYELER" Forumu
    Konuyu Açan: Inci&Deniz, Forum: İlköğretim.
    Cevap: 29
    Son Mesaj: 08 Ekim 2012, 09:59
  3. Ocean Abi ve 12 arkadasi...(Sinema forumu)
    Konuyu Açan: Serendipity, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 15
    Son Mesaj: 10 Haziran 2007, 01:39
  4. Cevap: 15
    Son Mesaj: 17 Ekim 2005, 12:15

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.