Toplam 7 sonuçtan 1 ile 7 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #1

    32 gun basliyor

    mustafa tartisiliyor. can dundar ve turgut ozakman var..

  2. #2
    Üyelik Tarihi
    08 Aralık 2003
    Bulunduğu Yer
    istanbul l erenköy
    Mesaj
    1.390

    Re: 32 gun basliyor

    Bende şu anda izliyorum merakla..

  3. #3

    can dundarin bugunku yazisi


    Geçen gün Turgut Özakman’ı televizyonda bizim Mustafa filminden sahneler üzerinde yorum yaparken görünce çok üzülmüştüm.

    Çünkü filmi izlemediğini biliyordum.

    Ankara galasına bizzat davet ettiğim halde gelememişti. Sonradan karşılaştığımda da “Gelemedim, ama en kısa zamanda izleyip seni arayacağım, fikrimi söyleyeceğim” demişti.

    Araya zaman girdi. Filmle ilgili asılsız eleştiriler aldı yürüdü. Filmde olmayan sahneler bile bu İnternet-medya kampanyasında suçlama için kullanıldı.

    Sonunda Mehmet Ali Birand 32. Gün’de, “Mustafa” tartışması için Turgut Özakman’la beni davet edince, dün kapısını çaldım, “Hocam gelin şu filmi birlikte izleyelim” dedim.

    “Memnuniyetle” kabul etti ve beni evine buyur etti.

    Kitaplar, anılar, yorumlar arasında unutulmaz 4 saat geçirdik birlikte…



    * * *



    Özakman, annemin Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nden çalışma arkadaşıdır.

    Bir kez daha yazmıştım, annem sigara içmeye onun yanında alışmış; yıllarca da tiryaki olarak kalmıştı. O yüzden “Şu Çılgın Türkler”den önce de bizim evde hep “kulakları çınlatılan”, saydığımız bir aile büyüğü gibidir.

    Ankara Or-an sitesindeki evinde bu sıcaklıkla karşıladı beni…

    Eleştirilerin hepsini okumuştu. Hatta biraz da şaşırmıştı.

    Kuşkuluydu.

    “Seyredeceğim. Beğenirsem söylerim, beğenmezsem de söylerim, haberin olsun” dedi.

    Zaten aksi düşünülebilir miydi?



    * * *



    Birlikte izlemeye koyulduk.

    İzledikçe gözlerine inanamadı.

    “Böylesine acımasızca yerden yere vurulan, hakkında kampanyalar açılan film bu mu”ydu?

    “Ne vardı ki bunda?”

    “Hayret…hayret…hayret…” diye tepkisini gösterdi Turgut Hoca…

    Bu kampanyanın nasıl açıldığına inanamadığını söyledi.

    Önündeki İnternet mesajlarında suçlanan sahneler, filmde yoktu bile…

    İzlerken sorular sordu, notlar aldı.

    Eleştirileri, katılmadığı noktalar yok muydu?

    Vardı; hem de pek çoktu.

    Ama bunun iyi niyetli ve titiz bir çalışma olduğunu, bir “ilk film” olmasından kaynaklanan kimi beklentileri karşılayamamasının doğal sayılacağını, bazı küçük düzeltmeler yapılsa çok daha amacına uygun bir film haline gelebileceğini söyledi.

    Bazı şeylerin söylenmesini “erken” ya da “zamansız” buluyordu. Bazı bilgilerin şu ortamda Atatürk’e zarar vermesinden korkuyordu. Ama film aleyhine karalama kampanyası yürütenlere, “Bu filme gitmeyin” diyenlere kesinlikle hak vermiyordu.



    * * *



    Bunları, dün akşamüzeri banda kaydedilen, bu akşam yayınlanacak “32. Gün” programında da söyledi:

    Bütün eleştirilerini, maddi hata saydığı yerleri, yanlış anlaşılmasından endişelendiği sahneleri, kendi deyimiyle “bir hoca gibi, bir baba gibi”, müşfik bir yaklaşımla birer birer, madde madde sıraladı. Düzeltilmesini istedi.

    Cevaplarımı sabırla, anlayışla dinledi.

    Ama sonunda “filme haksızlık edildiğini” söyledi; büyük emek ürünü olduğunu teslim etti.



    “Dediğim noktaları mutlaka düzelt. Ben de eşimi alıp sinemada da izlemeye gideceğim” diyerek beni uğurladı.

    Torunu da filme gitmemiş, ama filmde Atatürk’ün sigara tiryakisi gibi gösterildiği duymuş, üzüntüsünü dedesine söylemişti.

    “Seni görse sana da söyleyecekti” dedi Turgut Hoca…

    “Ben de onu görsem, dedesinin anneme kötü örnek olduğunu söylerdim” dedim; bir kahkaha attı.

    “Film, Atatürk’ü sigara içerken gösteriyor” diye bana dava açanların, evlerde sigara içki içerek çocuklarına kötü örnek olan ana babalara da dava açması gerekmiyor muydu?

    Filmi eleştirmek için program yapanların, makale yazanların, söz söyleyenlerin, “meslek etiği gereği” önce eleştirdikleri filmi görmeleri gerekmiyor muydu?

    Özakman’ın evinden ayrılırken hem yarım yüzyılın imbiğinden süzülmüş bir birikimden yararlanmanın gururunu taşıyordum, hem de (nihayet) filme ilişkin derli toplu, akademik bir değerlendirme dinlemiş olmanın keyfini…

    Aklımda, giderayak şefkatle kulağıma fısıldadığı şu söz kaldı en çok:

    “Sabır… ya sabır!”

  4. #4

    Re: can dundarin bugunku yazisi

    Bende bugün bu yazıyı okudum ve programı bekliyordum şu anda izlemekteyim.

    Bu program yapıldığı günün sabahında birlikte izlemişler filmi... Acaba diyorum Can Dündar ile Turgut Özakman danışıklı dövüşlü bir muhabbete girerler mi... Aile dostuymuş zaten Turgut Özakman )

    DeMaya yazdı:

    Geçen gün Turgut Özakman’ı televizyonda bizim Mustafa filminden sahneler üzerinde yorum yaparken görünce çok üzülmüştüm.

    Çünkü filmi izlemediğini biliyordum.

    Ankara galasına bizzat davet ettiğim halde gelememişti. Sonradan karşılaştığımda da “Gelemedim, ama en kısa zamanda izleyip seni arayacağım, fikrimi söyleyeceğim” demişti.

    Araya zaman girdi. Filmle ilgili asılsız eleştiriler aldı yürüdü. Filmde olmayan sahneler bile bu İnternet-medya kampanyasında suçlama için kullanıldı.

    Sonunda Mehmet Ali Birand 32. Gün’de, “Mustafa” tartışması için Turgut Özakman’la beni davet edince, dün kapısını çaldım, “Hocam gelin şu filmi birlikte izleyelim” dedim.

    “Memnuniyetle” kabul etti ve beni evine buyur etti.

    Kitaplar, anılar, yorumlar arasında unutulmaz 4 saat geçirdik birlikte…



    * * *



    Özakman, annemin Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nden çalışma arkadaşıdır.

    Bir kez daha yazmıştım, annem sigara içmeye onun yanında alışmış; yıllarca da tiryaki olarak kalmıştı. O yüzden “Şu Çılgın Türkler”den önce de bizim evde hep “kulakları çınlatılan”, saydığımız bir aile büyüğü gibidir.

    Ankara Or-an sitesindeki evinde bu sıcaklıkla karşıladı beni…

    Eleştirilerin hepsini okumuştu. Hatta biraz da şaşırmıştı.

    Kuşkuluydu.

    “Seyredeceğim. Beğenirsem söylerim, beğenmezsem de söylerim, haberin olsun” dedi.

    Zaten aksi düşünülebilir miydi?



    * * *



    Birlikte izlemeye koyulduk.

    İzledikçe gözlerine inanamadı.

    “Böylesine acımasızca yerden yere vurulan, hakkında kampanyalar açılan film bu mu”ydu?

    “Ne vardı ki bunda?”

    “Hayret…hayret…hayret…” diye tepkisini gösterdi Turgut Hoca…

    Bu kampanyanın nasıl açıldığına inanamadığını söyledi.

    Önündeki İnternet mesajlarında suçlanan sahneler, filmde yoktu bile…

    İzlerken sorular sordu, notlar aldı.

    Eleştirileri, katılmadığı noktalar yok muydu?

    Vardı; hem de pek çoktu.

    Ama bunun iyi niyetli ve titiz bir çalışma olduğunu, bir “ilk film” olmasından kaynaklanan kimi beklentileri karşılayamamasının doğal sayılacağını, bazı küçük düzeltmeler yapılsa çok daha amacına uygun bir film haline gelebileceğini söyledi.

    Bazı şeylerin söylenmesini “erken” ya da “zamansız” buluyordu. Bazı bilgilerin şu ortamda Atatürk’e zarar vermesinden korkuyordu. Ama film aleyhine karalama kampanyası yürütenlere, “Bu filme gitmeyin” diyenlere kesinlikle hak vermiyordu.



    * * *



    Bunları, dün akşamüzeri banda kaydedilen, bu akşam yayınlanacak “32. Gün” programında da söyledi:

    Bütün eleştirilerini, maddi hata saydığı yerleri, yanlış anlaşılmasından endişelendiği sahneleri, kendi deyimiyle “bir hoca gibi, bir baba gibi”, müşfik bir yaklaşımla birer birer, madde madde sıraladı. Düzeltilmesini istedi.

    Cevaplarımı sabırla, anlayışla dinledi.

    Ama sonunda “filme haksızlık edildiğini” söyledi; büyük emek ürünü olduğunu teslim etti.



    “Dediğim noktaları mutlaka düzelt. Ben de eşimi alıp sinemada da izlemeye gideceğim” diyerek beni uğurladı.

    Torunu da filme gitmemiş, ama filmde Atatürk’ün sigara tiryakisi gibi gösterildiği duymuş, üzüntüsünü dedesine söylemişti.

    “Seni görse sana da söyleyecekti” dedi Turgut Hoca…

    “Ben de onu görsem, dedesinin anneme kötü örnek olduğunu söylerdim” dedim; bir kahkaha attı.

    “Film, Atatürk’ü sigara içerken gösteriyor” diye bana dava açanların, evlerde sigara içki içerek çocuklarına kötü örnek olan ana babalara da dava açması gerekmiyor muydu?

    Filmi eleştirmek için program yapanların, makale yazanların, söz söyleyenlerin, “meslek etiği gereği” önce eleştirdikleri filmi görmeleri gerekmiyor muydu?

    Özakman’ın evinden ayrılırken hem yarım yüzyılın imbiğinden süzülmüş bir birikimden yararlanmanın gururunu taşıyordum, hem de (nihayet) filme ilişkin derli toplu, akademik bir değerlendirme dinlemiş olmanın keyfini…

    Aklımda, giderayak şefkatle kulağıma fısıldadığı şu söz kaldı en çok:

    “Sabır… ya sabır!”

  5. #5

    Re: 32 gun basliyor

    programi sonlandiramadim. cok gec vakitteydi cunku..

    ancak anladigim kadariyla filmde yer alanlar dogrulaniyor.

    kimse "yanlis bilgiler" demiyor..

    elestirilen "cocuklar da izler veya Turk halki hazir degil vs.." noktasinda..

    buradaki ilgili forumlari okumadim. Filmde yanlis aktarilan bir bilgi oldugunu soyleyenler varsa bilmek isterim. oyle izleyeyim..

    not: filmi HSonu izlemeyi planladim...

  6. #6

    Re: 32 gun basliyor

    Sanırım farklı programları izledik

    özakman böyle bir belgesel filmi kim yaparsa sevinirim, Cn dündar yaparsa daha da sevinirim..

    böyle bir filmde yanlışlar vukuu bulmuşsa üzülürüm bunu Can dündar yapmışsa daha da üzülürüm gibi bir cümle kurdu...

    dahası filimin isminden en sonkaresine kadar bir çok şeyin yanlış anlatıldığından bahsederek...

    filimin ismi Mustafa değil Mustafa Kemal olmalıydı neden mustafa Kemal olmalıydının açıklamısını da yaparak...

    filimin başından sonuna kadar hatalı yanlış bilgilerle donatıldığını ama sonuçta bir emek harcandığını ama düzeltmeler yapılarak tekrardan denenmesini belirtti

  7. #7

    Re: 32 gun basliyor

    Turgut Özakman birkaç yanlış yorumlanan kısımları belirterek bunların değiştirilmesini ve yeni bir film daha yapmasını isteyerek bitirdi... Can Dündar tüm eleştirilere samimi olarak açıklık getirdi. Bazı hatalarını da kabul etti. Can'ı en çok da adam akıllı eleştirilerin yapıldığı bir arenada olması mutlu etmiş. Benim de son zamanlardaki iki abzürt eleştiri tilt ediyordu. Bunun birincisi sigara mevzusu -ki bu konuda kendisine dava açıldı- Can Dündar bu konu ile ilgili güzel bir yorum yaparak o zaman ev de sigara içen annelerimizi ve babalarımızı da dava açalım diyerek cevap verdi. İkinci komik mevzuda karanlıktan korkan Atatürk, Dündar buna da Atatürk'ün yarı ilahlaştırıldığını bunun da Atatürk gibi olmak isteyen insanların bu hayalden uzaklaştığını, karanlıktan korkan çocukların da birgün Atatürk olabileceğini göstermek istediğini söyledi. Açıklamalarını çok samimi buldum.



Benzer Konular

  1. Grey's Anatomy Basliyor!!!
    Konuyu Açan: blueblue, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 2
    Son Mesaj: 27 Ekim 2010, 23:49
  2. Oglum yarin okula basliyor
    Konuyu Açan: cimenzoroglu, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 18
    Son Mesaj: 10 Ağustos 2006, 22:16
  3. Günaydin...Ayin son haftasi basliyor...
    Konuyu Açan: Türkan-Dilara, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 11
    Son Mesaj: 23 Mayıs 2005, 08:59
  4. kizim krese basliyor
    Konuyu Açan: SERPIL, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 4
    Son Mesaj: 11 Nisan 2004, 11:28
  5. arif psikologa basliyor
    Konuyu Açan: adriaan, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 25
    Son Mesaj: 26 Aralık 2003, 09:45

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.