Son bir-kaç gündür gergin günler yaşıyorum... Bazı ailevi sebepler üstüste geldiği ve ben -artık yoruldum- hissine kapıldığım için...
Ama 6 yıllık anne olarak tecrübe sahibi oldum ve Efe'ye mümkün olduğu kadar hissettirmemeye çalışıyorum... Benim çabalarımın kenarından köşesinden kaçanlarla hissettiği kadarını muhakkak ki hissediyor Efe'cik...
Neyse birkaç gün öncesinden annem Efe'yi 9 günlük tatilde yanına göndermemi istedi, çok özlemiş malum bilenler bilirler Efe'yi o büyüttü çoğunlukla...
Ve biz de Efe'nin de fikrini alarak "peki" dedik... Bugün sabah itibariyle babası Efe'yi Mersin'e anneannesinin yanına götürmek üzere hazırlıklarını yaptı... Efe de bu kararın verildiği andan bu yana inanılmaz bir şekilde "sevinçten havalara uçma" modundaydı...
Sabah kahvaltısından sonra bir sevinçle kalktı ve "ben odama gidiyorum bavulumu hazırlayacağım" dedi, gitti... Bir süre hiç sesi çıkmayınca merakla gittik bakmaya "neler koyuyor bakalım çantasına gizli gizli" düşüncemiz de mevcut tabi...
A a o da ne, bir de ne görelim... Efe yere oturmuş boynu bükük, elince ayıcığı oturuyor... Oğlum niye yerde oturuyorsun diyecek oldum kafasını bir kaldırdı ki gözler şıpır şıpır akıyor... "Hay Allah noldu annecim" dedim sarıldım, zannettim ki bir yeri acımış... O da bana sarıldı sıkı sıkı "annecim burdayken aklım orda kalıyor, ordayken burda" diye diye hüngür hüngür ağlamaz mı???
Neye uğradığımı şaşırdım, ne diyeceğimi şaşırdım... "Bebeğim" dedim, sımsıkı sarıldım, sessiz sesiz akıttım gözyaşlarımı... "annecim gitme istersen, yarın birlikte gideriz" dedim, "olmaz" dedi, "sen şimdi gel benimle" dedi, "maalesef bugün gelemem annecim biliyorsun" diyecektim, sözümün yarısında "tamaaammm tamammmm babaannemmmmm biliyorummmm" dedi... Anlayış mıydı, bıkkınlık mıydı sesindeki çözemedim...
Bir süre öpüşüp-koklaştıktan ve krizi atlattıktan sonra giydirdim, hazırladım... Önce babasının işyerine gideceği için daha mutlu oldu, sorun çözüldü derkeeennnnn...
"Benim bi dakka aşağı inmem lazım hemen geliyorum" dedi koşa koşa gitti... Bir kaç dakika sonra elinde minicik 3 tane yasemin çiçeğiyle geri geldi... "Bu babamııınnnn, bu seniiinnnn, bu da beniiiiiimmm" diyerek dağıttı çiçekleri, kendininkini de gömleğinin cebine koydu... Benimkini verirken de günün sözünü söyledi... "ben ordayken beni unutmayın diye bu çiçekler, ben de sizi unutmayayım diye"
Öptüm, kokladım, okşadım, sevdim, gönderdim, yolcu ettim ve o andan beri de zırlıyorum...
Bi deyin bakalım...
Bu kadar duygusallık iyi bişey mi???
Yoksa...
O'nu zannettiğim kadar koruyamıyor muyum yaşadığımız streslerden...
işte bunlar da 3 tane yaseminimiz...