Annecocuk'da actigimiz ilk forum...detayli bilgiler ve linkler var!ilk forumumuz silinmis anlasilan. dokuz koyden kovulmus! yazik olmus!
Dünya Su Forumu’na birinci itirazımız
forumun BM ya da bağımsız bir Sivil Toplum Kuruluslari tarafından değil, bir şirketler, hukumetlerin belirledigi kurumlar birliği tarafından düzenlenmesidir. Dolayısıyla forumun aldığı kararlarda şirketler etkili olmakta, tabandan örgütlü bir sivil toplum katılımına rastlanmamaktadır. Zaten forumun örgütleniş biçimi de bu tür bir katılıma izin verecek yapıda değil, kapalı ve yukarıdan aşağıyadır.
Suyun insan hakkı değil ihtiyaç olarak görülmesi:
Dünya Su Forumu’na ikinci itirazımız, suya erişimin bir hak olarak değil bir ihtiyaç olarak görülmesidir. Su, 2002’de Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin de ilan ettiği gibi bir insan hakkıdır. Bir ihtiyaç olarak tanımlandığında ticari bir mala, alınan satılan ve üzerinden kâr edilen bir metaya dönüştürülen su, aslında tıpkı hava, rüzgâr ve güneş ışığı gibi insanlığın ortak malıdır, üzerinde bir mülkiyet kurulması ve ticari mala dönüştürülmesi kabul edilemez.
Su doğanın tüm canlılara verdiği bir armağandır. Jean Robert’in dediği gibi “Toprakla olan temel ilişki ‘sahip olmak’ fiiliyle özetlenebilir. Su ise bu sahipliğin sınırlarını yıkar. Ona asla sahip olunamaz, ancak buharlaşmadan önce paylaşılıp dağıtılabilir.”
Su, kamusal bir ortak mal olarak korunmalı ve böylece herkesin suya yeterli bir şekilde erişimi garanti altına alınmalıdır. Oysa su ticarileştirildiğinde tüm ticari mallar gibi temiz, sağlıklı ve yeterli suya ancak parası olanlar erişebilmekte ve yaşamın sürmesinin en önemli koşulu olan suya erişim hakkı tehdit altına girmekte, dolayısıyla insan hakları ihlal edilmektedir. Bu konuda Meksika ve Ekvator’da suyun özelleştirmesi sonrası yaşananlar hatırlanabilir. Benzer bir durum pek çok kentte şebeke suyunun içilemez hale geldiği ve içme suyunun satın alınarak tüketilmeye başlandığı Türkiye için de geçerlidir. Türkiye’de içme suları giderek artan oranda büyük bidonlarda ve pet şişelerde satın alınarak tüketilmekte ve sağlıklı suya erişim giderek ekonomik güçle orantılı hale gelmektedir.
Dünya Su Forumu, suyun özelleştirilmesini savunmaktadır. Biz ise kamusal bir hizmet ve insan hakkı olan suyun ticarileşmeye ve özelleştirmeye konu olamayacağını savunuyoruz.
Barajlar:
Dünya Su Forumu’na üçüncü önemli itirazımız barajlar konusuyla ilgilidir. Enerji üretimi, sulama gibi amaçlarla yapılan büyük barajlar, ekosistemi tahrip eden, insan yerleşimlerini ve doğal alanları sular altında bırakan, bu nedenle ciddi ekolojik, sosyal ve kültürel yıkımlara yol açan projelerdir. Mısır’daki Asuan barajının yapımından beri barajların yarattığı bu büyük ekolojik yıkımlar çok iyi bilinmekte ve yeni barajların yapılmak istendiği her yerde yerlerinden yurtlarından edilecek halkın protestolarıyla karşılaşılmaktadır. Türkiye’de de Ilısu barajına karşı Hasankeyf halkı, Munzur vadisini yok edecek barajlara karşı Tuncelililer, Çoruh vadisine yapılan barajlara karşı Artvinliler mücadele etmektedirler.
Sadece geniş alanları sular altında bırakan büyük barajlara değil, küçük dereler üzerinde kurularak dereleri kurutan ve doğayı yok eden elektrik üretim tesislerine karşı da mücadele yürütülmektedir. Biz bu mücadeleleri destekliyoruz. “Dereler özgür aksın” ve “akarsuları yatağına döndürün” diyenler aramızdadır. Çünkü kuraklığın ülkemizin önündeki en büyük tehdit haline geldiği iklim değişikliği çağında ancak su döngüsüne uyarak, doğanın akışını koruyarak susuz kalmanın önüne geçebiliriz.
Oysa Dünya Su Forumu, baraj yapımını su güvenliğinin yararına görmektedir. Üyeleri arasında baraj inşaatı yapan onlarca şirketin yanı sıra Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu adlı bir BINGO(ticaret odakli hukumet yapilanmalari) da olan Dünya Su Konseyi, dünyanın her yanında barajlara karşı mücadele eden halkların karşısında, baraj inşaat şirketlerinin çıkarlarını savunmaktadır.
bu cok ayrintili, su yonetiminin tarihi demografik gelisim surecini de anlatan baska bir akademik calismanin tumu.
Arin'in notu: simdi diger forumda Cemile -biz zaten suyu parayla kullanmiyoruz mu, ne degisecek ki?- diyor...evet cemo kullaniyoruz, gittikce pahalanan bir fiyatla kullaniyoruz.
diyorsun ki trakyada aciyorlar artezyeni cikariyorlar suyu kim karisir!
Cemilecim istanbulda isler oyle degil mesela... eger artezyen aciyorsan cikardigin her metrekupe para odemek zorundasin.bi de ustelik artezyenden cikardigin suyu atik hale getirdigin ve kanalizasyon sistemine gonderdigin varsayilarak atik su parasi aliniyor ustune.
millet kacak aciyor. belediye zabitalari kuyu acanlari gizlice takip edip basiyor ceza kesiyor, rusvet yiyor falan...bu su forumlari amacina ulasinca trakyadaki artezyenler de fiyatlandirilacak cunku mesela o bolgeyi bi sirket almis olacak su havzasi olarak!
(su anda) yeralti ve yerustu sulari devletin maliymis! bi dereceye kadar bunu da anladik da bu durumda devletin suyuna halki icin sahip cikip halkinin yararina kullanmasi gerekir degil mi? ama boyle bir niyet yok!
yani su aslinda eger suyu pahalandirmazsan altyapi icin kredi vermem (istanbulda nurattin sozen doneminde olan gercek olay) diyen Dunya bankasinin ve dolayisiyla dunya bankasina parasini satanlarin mali oluyor...
bu konudaki okumalarima ve dinlemelerime dayanarak :
adamlar ellerindeki sermayeyi kullanarak, hukumetleri kafalayarak, medyayi rusvetlendirerek( dunya su forumunun argumanlarini en iyi halka yansitan turk gazeteciye turk hukumetinin odul verecegini aciklamasi, bu konuda yarisma acmasi gibi)ileride dunyada onemli bir guc olacak gibi gorunen ustelik bizim gibi ulkelerde kar etme konusunda bakir kalmis su alaninda soz sahibi olmak istiyorlar.
mesela su anda birisi ben bu suyu israile, birlesik arap emirliklerine satarim diyemiyor bir sirket olarak.(hos tayyip isralile dedi sen golan tepelerinden cekil ben sana manavgat'in suyunu gonderirim merak etme!) devlet birincil muhatap ama su havzalarinin ozellestirilmesiyle ve iliskili pekcok konuda cikarilmaya calisilan kanunlarla istersen sen havzanin yaninda susuzluktan ol sirket o suyu parasi olana gonderebilecek.
bunun gibi cok ornek var, meksika gibi ulkelerdeki tecrubeler var asil olarak ders alinmasi gereken.
bizim yasadigimiz ulkelerde mesela ingilterede de zamaninda cok mucadeleler verilmis su konusunda. insan haklari tuketici haklari vs bir yere gelinmis hatta artik geri gidiliyor... eskiden burada su sayaci yoktu herkes fazla da kullansa insan gibi yasayacagi bir miktar uzerinden esit para oduyordu. yalnizca tek kisi yasayanlar vs basvurup aile olarak kullanilandan az kullandiklari icin sayac isteyebiliyordu.
sonra bu sayaclar istesen de cikarilmamaya baslandi sirketler daha iyi kar etsin diye...ustelik alt yapi hizmetlerini de aksatmaya basladilar su firmalari. hukumetler halkin tepkisiyle firmalara baski yaptikca onlar da su fiyatlarini artirmaya basladilar vs vs.
ben yilda 420 sterlin oduyorum suya yani 1.000 tl civari di mi?!
hadi bu adamlar zamaninda somurmus, semirmis, zenginlesmis. halkini ac ve evsiz birakmayacak, sesini kesecek devlet yardimini veriyor. ama dusunsene turkiyeyi..,fakirsen cep telefonu kullanma ama su! kullanmama sansin var mi?
falan filan...bu konu son aylarimin bilgilenme konusu...ama istedigim netlikte anlatamiyorum sanirim.
keske kanal biz'de "yoksulluk ve yolsuzluk" programinda konuk olan ve surekli tekrari verilen su uzmanini dinleyebilseydiniz...hersey cuk cuk yerine otururdu!
aramalardiyim, eger biyerlere yuklenirse bu program kesin linkini verecem izleyin diye!