Murat yazdı:
Fırsat eşitsizliği, haksızlık, mantıksızlık bizim eğitim sistemimizin ve seçme sınavlarının özünde var.
bunların tümüne, kendi çıkarlarımıza dokunduğu zaman ses çıkarmak yerine, en küçüğünden en büyüğüne kadar kepsine karşı çıkmazsak, biz de bu çarkın bir dişlisi olup haksızlığı yapanlardan biri oluyoruz aslında.
hiç haber vermeden (8 sınıflar), sınavdan önceki gece haber vererek (7.sınıflar) veya 1 hafta önce haber vererek mavcut bir sistemi değiştirirseniz (sistemin ne kadar adil ve hakkaniyetli olduğundan tamamen bağımsız olarak) HAKSIZLIK yapmış olursunuz. Bunu desteklemek de aynı haksızlığı yapmaktır.
eğer "birden fazla yabancı dil bilenlerin avantaj sağlaması haksızlıktır" diyorsanız (ki bunda haklısınız), özel okullarda yabancı dil öğrenen küçük bir azınlık ile, okulunda yabancı dil öğretmeni bile olmayan çoğunluk arasındaki adaletsizlik ve haksızlık, iki yabancı dil bilenlerin durumuyla kıyaslanırsa çok daha vahimdir.
bunları arttırmak çok mümkün..
- parası olup dersanelere gidenler ve gidemeyenler
- özel okullarda kafadan 100 ortalamayla karne alanlarla notu kıt zor okullardaki öğrenciler.
....
bu sınav sistemi (ve hatta eğitim sisteminin tamamı) eşitsizlik ve parası/olanağı olanın hak sahibi olması, avantaj sahibiolması üzerine kurulu.
Kaldı ki, SBS sınavlarında 500 almak benim gözümde asla zeka ölçütü değildir. ezberlemek, öğrenmek değildir. testleri doğru cevaplamak, bilmek değildir. Hatta daha da ileri gideyim. gerçekten çok ama çok zeki bir çocuğun, bu eğitim ve sınav sisteminde başarılı olma (500 puan düzeyinde başarılı olmaktan bahsediyorum) pek mümkün de değildir.
Sonuç olarak, bu 1 günlün kontenjan tanıma operasyonu, genel haksızlığın içinde küçük bir parça. Toplasanız 50 öğrenciyi ancak etkilemiştir. Evet, etik olarak çok önemlidir; yandaşlara çıkar sağladığı için. Ama "haksızlık", "adaletsizlik" kapsamında, diğer eşitsizlikler ve haksızlıklardan daha önemli veya daha vahim değildir.