Bu sabah evden işe gelirken radyoyu dinliyorum, dünyanın bize bakışı ile ilgili yorumları dinledikçe söylendim. Kızdım. Danimarkanın nüfusu ve kişi başı milli geliri ile Türkiye nüfüsu ve milli gelirini kıyaslamışlar ve Türkiyeyi hangi mantık AB'ye sokar diye soruyorlar. Haklılar mı haksızlar mı gidip gelirken işyerime ulaştım. İki gündür Kağıthane -Sarıyer bölgesinde su yok! Şirkette 9 kişiyiz, tuvalet ve yemek.... ayrıntılara girmiyorum. Derken öğle yemeği saati int. te girdim sohbet edeyim derken.. elektrikler kesildi! Fırladım yerimden TEK'den adamlar elektriği kesmişer birşeyler yapıyorlarmış, bilgisayarları kapatın elektriği kestik!!!!!! dedi. Dehşet içinde adamın suratına baktım, sen kesince zaten bilgisayarlarımız kapandı!!!! dedim, adam gülüyor! Dışarda sohbete başladı o ne bir korna kafalarımızı oraya çevirdik 3 tane inek, evet 3 adet inek ve bir köpek. Bir adam eline ağaçtan kopardığı (koparırken gördüm) bir sopa hayvanlara vuruyor. Eveeet bugün AB raporu açıklanacak(tı) ve burası İstanbul: Memleketimden bir manzara, büyük şehir manzarası.
Bilemiyorum, ben insan olarak bu durumu haketmediğimi düşünüyorum, çocuklarımın da haketmediğini. Bu ülkede doğmak bizim seçimimiz değildi ama bu ülkeyi bu hale getirmek bizim seçimimiz ne yazık ki. (Biz derken Türk halkını kastediyorum) Hepimizin bu yanlışlarda payı var. Ama en çok da yaklaşık 50 yıldır siyaset sahnesinden kopamayan, bu işi beceremedikleri halde kopamamış siyasilerin payı var. Bu ülkeyi kendi ve ailelerinin çıkarları için kullanan hiçbir politikacıyı affetmiyorum. Bizler (ailem adına konuşuyorum) aldığımız eğitim olarak, yaptığımız üretim/ iş olarak bu ülke için üzerimize düşeni yaptık diyebilirim, bu konuda vicdanım rahat ama daha yapılması gereken çoooook iş var. Herkes kendi payına düşeni yaparsa birey olarak ilerlersek toplum olarak da ilerlememeiz daha kolay olacak.
Yazmak istediğim aktarmak istediğim şeyler çok ama bir iş için çıkamam gerekiyor yazdıklarımı bile okuyacak zamanım yok, yine geleceğim ama....