Bu kedi ve leopar masalını bir arkadaşım yollamış. Kedilere olan tutkumu bildiğinden, kediyle ilgili ne bulsa, hemen yollar bana. Çok hoşuma gitti. Sizlerle paylaşmak istedim.
Yaşlı ve zengin bir hanımefendi Afrikada fotoğraf safarisine gitmeye karar verir ve çok sevdiği kedisini de yanına alır. Kedi, genç ve alımlı bir kedidir, ancak o zamana değin balta girmemiş ormanlara gitmemiştir hiç. Biraz da serüven tutkusuyla safariye katılmayı seve seve kabul eder. Eee, ne olsa meraklı yaratıklardır bu kediler...
Safari sırasında kedi birgün kelebekleri kovalarayak koşarken balta girmemiş ormanda kaybolur. Yolunu bulmaya çalışırken, karnının aç olduğu, dolayısıyla da niyeti apaçık belli olan bir leoparın hızla kendisine yaklaştığını farkeder.
Bizim kedi düşünmeye başlar ve içinden, ‘Haydi bakalım, şimdi ayvayı yedik!’ diye geçirirken, yanıbaşında, yerde öylece duran kemik yığınını görür. Hızla arkasını leopara dönüp kemiklerin başına çömelir. Kemikleri kemirmeye başlar. Leoparın yaklaşıp, tam kendi üzerine atlayacağını hissettiği anda yüksek sesle kendi kendisine konuşur: ‘Hımmm. Aman, aman! Bu leopar da muhteşem lezzetliymiş! Acaba, etrafya başka leopar bulunur mu ki?’
Bunu duyan ve daha önce hayatında hiç kedi görmemiş leopar tam saldıracağı sırada durup, birden paniğe kapılarak ağaçların arasına kaçar. ‘Ucuz kurtuldum. Şu tanımadığım yaratık az daha beni haklıyacaktı! Görünürde bize benziyor, ama ne olur, ne olmaz!’ diye düşünür. Bu sırada, olayı en başından beri izlemekte olan ve yakınlardaki bir ağacın tepesinde duran bir maymun, gördüklerini ve bildiklerini söylemesi karşılığında kendisini koruması pazarlığını yapma düşüncesiyle leopara doğru koşmaya başlar. Maymun koşarken, kedi maymunu görür ve birşeyler olacağını sezer. Ama maymun leoparın yanına yetişip, pazarlığını yapar ve kendisini koruması sözünü aldıktan sonra leopara kedi hakkında bildiklerini söyler.
Kedi, sırtına maymunu bindirmiş leoparın yeniden kendisine doğru geldiğini görünce, önce içinden ‘Şimdi yandım! Ne nane yiyeceğim ben şimdi’ diye geçirse de paniğe kapılmaz. Koşup kaçmak artık anlamsızdır. Bunun yerine, gelenleri hiç görmemiş gibi sırtını gelenlere dönerek oturur. Yaklaştıklarını hissettikleri anda, yine yüksek sesle konuşmaya başlar: ‘Yahu, benim şu pısırık maymunlar ekibim de nerede kaldı? Bana bir leopar bulup getirmeleri için göndereli bir saat oldu! Bu maymunlara da hiç güvenilmiyor’ ...