Ben bu türküyü ne zaman duysam, hep ağlarım.

Cumartesi günü, erkek kardeşim evlendi.

Elime doğan, ayağımda salladığım, kafasını yardığım, onu korumak için kafamın yarıldığı. Uğruna yalanlar söylediğim, yalanlarımı saklayan, suç ortağım, can dostum, birtanecik kardeşim.

Cuma günü, kız tarafına kına gecesine gittik. Gelinimiz Tekirdağ'da. Son derece güzel ve geleneksel bir kına gecesi oldu. Ya aslında, kına gecesinden çok bir düğün gibiydi.

Gelin, kırmızı kaftanlı müthiş bir yöresel bir kıyafet giymişti. Kafasında, kırmızı fese benzeyen bir şapka ve şapkanın etrafı altın paralarla örtülü idi. Elinde mumlar tutan onlarca genç kızın kollarının altından süzülerek içeri girdi. Salon karanlıktı, sadece mumlar.

Derken, mum tutan kızlar, gelinimizin etrafında dönerek, meşhur türküyü söylediler.

Yüksek yüksek tepelere ev kumasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinle
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçanda kuşlara malum olsun, ben annemi özledim

Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim.

Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
Uçanda kuşlara malum olsun, ben annemi özledim

hem annemi hem babamı ben köyümü özledim


Derken, kız, kızın annesi ve ben ağlamaya başladık.

Türkü bitti. Geline kına yakılma faslı başladı. Ancak, adettir, gelin kaynana bir altın para avucuna bırakana kadar, avucunu açmaz. Annem, çok güzel bir kese içinde altın parayı bıraktı ve kına yakıldı. Gelinimiz, ellerine gene kırmızı çok güzel elle işlenmiş eldivenler giydi. Kızın arkadaşları, oturduğu sandalyeyi havaya kaldırdı. Erkek kardeşim geldi, kızı kucağına aldı ve içeri götürdü. Daha sonra, gelin ve damat içeri girip, gelin ağlamaklı bir suratla, babası ile oynadı. Daha sonra, kardeşim gelip, babanın elinden kızı aldı ve birlikte oynamaya başladılar.

Sonrasında ise eğlence başladı. Gelin Balkan göçmeni, biz ise Karadenizliyiz. Hem onların taraftan hem de bizim kemençe ile acaip eğlendik. Kız tarafında Çerkes akrabalarda varmış. Onlarda Kafkas dansları yaptılar. Ama müthiş dansettiler, görmeliydiniz. Biz ise kemençe çıktığında, horon teptik. Dayılarım, yenge ve teyzemler, oğlumuzuda aldık aramıza. Davul, zurna, kemençe v.s eşliğinde müthiş bir kültür mozaiği içinde geceyi sonlandırdık.

Ertesi gün ise nikahımız vardı. Nükhetciğim(beni bu mutlu günümde de yalnız bırakmadı), gelinimizi çok beğendi. Güzel kız zaten.

Ben eskiden, kına gecelerinde çalınan söylenen türküde kendimi ve annemi düşünür ağlardım.

Yaşlaıyorum sanırım, anneme çok kızardım, rahat bırakın beni derdim, bizi hep dizinin dibinde istediği zaman, şimdi bende tüm ailem bir arada olsun istiyorum.

Şimdi ise, şeftaliyi düşünüyorum. Allah o günleride gösterir inşallah ama kızımıda alıp birileri gidecek.

Kız anneleri, nasıl olacak bu iş?


Oğlan anneleri, sakın ha, kaynanalık yapmayın kızlarımıza...


Sevgilerimle,