1. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var 123 ... SonuncuSonuncu
Toplam 33 sonuçtan 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #1

    bugün onun doğum günü...

    google da bir arama yaptırmak için sayfayı açtığımda google yazısının karakterinin değiştiğini gördüm ve son derece tanıdık geldi.sonradan hatırladım bugün 30 mart Vincent'in doğum günü..

    dolayısıyla bu yazıyı yazmak benim için elzem oldu.

    şimdi inedına yapıyor bu sanat sayfasını,gözümüze gözümüze sokmaya çalışıyor diyenler olacaktır)

    bak o da alıntı yapmış işte,ne diyor ne yapıyor diyenler de olacaktır)

    hiç kimseyi hedef almadan (maxcım hariç) yazdığım yazılarda yerden yere vurdunuz bir kaç gündür beni..ama benim için herkes hala aynı kıymette..o yüzden ben de özel ilgi alanımı sizler için ve ÖZELLİKLE KENDİM İÇİN, yine de eleştirilerden korkmadan buraya taşıyorum.

    kültür sanat forumları azalmış derken her zaman bu tip forumlar olsun dememiştim (sitenin adı bile buna yönelik değil zaten) ama arada bir olsa ne güzel olurdu.geçen gün benim vildan sayesinde yeni bir ressam (Will Rafuse) öğrendiğim gibi...

    hepinize sevgilerle..

    yaşadığı dönemde hiçbir resmini satamamış,ama yüzyıl sonra en pahalı ressam olmuş,hayatı boyunca ruh hastalıklarının pençesinde kıvranmış,anlaşılamamaktan yakınmış ev sonunda ölümü seçmiş..en sevdiğim deli ressam..





    Vincent Van Gogh (1853 - 1890)



    Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 30 Mart 1853 yılında Hollanda’nın güneyinde bir köyde dünya’ya geldi. 19.yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma isteğidir bunaltılarının nedeni. Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır ama resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır. İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır. Acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden bütün melankolikler gibi. Mutsuz olması yalnızlığındandır. Hiçbir zaman hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden kuşku duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan. Dünyada kendisini alçalmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür Van Gogh. Yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler yapmak istediğini ama bunun yolunu bulamadığını yazar Theo'ya mektuplarında. Daha sonra yapacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir coşkuyla.

    "Acı duymak gülmekten iyidir, zira acı insanın yüreğini arıtır. İnsanları diri diri gömercesine kilitleyip çevrelerinde duvarlar örenin ne olduğu bilinmez ama yine de bir takım duvarların, tel örgülerin, demir parmaklıkların varlığı hissedilir. Bütün bunlar bir kuruntu, bir hayal midir? Sanmıyorum. Ve insan kendi kendine sorar; Tanrım bu uzun süreli mi, temelli ve herkes için geçerli olan bir ebediyet midir?"



    İlk dönem karakalem çalışmalarında maden işçilerini, köylüleri ele almış, patates yığınları, dokuma tezgahı gibi konuları işlemiş bir yandan da kasvetli gökler ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar resmetmiştir. Patates Yiyenler tablosu bu kasvetli ve iç karartıcı dönemini simgeler ( Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam). 1885 tarihli resimde iç mekanda günlük yaşam konu edinilmiştir. İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmişlerdir. Tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lambadır. Lambanın ışığı patatesleri aydınlatır. Resmin genelinde aynı renk ve tonlar hakimdir. Yeşilin ve kahverenginin koyu tonları. Patatesin tozlu rengini elde etmeye çalışıyordu. Bütün resme hakim olan renk yabani patates rengiydi. Resmin kasvetli ve karanlık görünümü ve insanların yüzleri, yoksulluğu melankolik bir atmosfer yaratıyor. Bu tür insanları gözlemleyen Van Gogh da yoksulluğun ne demek olduğunu biliyordu Bu dönemlerde kardeşine yazdığı bir mektupta " Böyle devam ederse hedefime varamayacağım. Bu kadar uzun zaman aç kalmasaydım bünyem daha kuvvetli olurdu. Fakat her seferinde daha az çalışmak ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben hep aç kalmayı tercih ettim. Bir insan buna nasıl dayanabilir? Açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ki geleceğim için kaygılanıyorum". 1882 tarihli Hüzün adlı taşbaskısında oturan çıplak bir kadın tasvir edilmiştir (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam). Kadının başı dizine doğru eğilmiştir ve kolları arasında kalmıştır. Koyu renk uzun saçları çıplak sırtından aşağıya dökülmektedir. Saçlar ten rengiyle kontrast oluşturur. Figürün dış hatları belirginleştirilmiştir. Kolları arasında kalan yüzü görülmez ama büyük ihtimalle ağlamaktadır ya da üzgün bir ifade içindedir. Tek başına bırakılmış, çaresiz bir durumu vardır. Kederleriyle birlikte yapayalnızdır, itilmiştir. Kederin dokunaklı bir ifadesine tanık oluyoruz. Buradaki kadın Van Gogh'un birlikte yaşadığı alkolik, gebe ve fahişe Sien'dir. Bu resmin bir de karakalemle yapılmış deseni vardır. Van Gogh'un 1890 yılında Sonsuzluğun Eşiğinde - 1890- adlı resminde de yine kederler içindeki bir insanın tasviri vardır (Rijksmuseum Kröller Muller, Otterlo ). Resimde sandalye üzerinde oturan mavi pantolon ve gömlekli yaşlı bir adamın derin acısı yansıtılmıştır. Yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini bacaklarının üzerine dayamış ve öne doğru eğilmiştir. Gözleri ve yüzü görünmüyor ama o da ağlamaklı ve yıkılmış bir durumdadır. Yine aynı yıl yaptığı Doktor Gachet'in Portresi -1890- adlı resimde de masaya dirseğini dayamış oturan bir adam görülür (Musee du Jeu de Pavme,Paris). Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağında be başını destekler. Düşünceli ve kederli görünümlü Doktor Gachet'in kendisine sinirli olduğu kadar hasta göründüğünü de belirtir Van Gogh. Figürün yüzünde melankoli, hüzün, çaresizlik ve umutsuzluk hakimdir. Bu hüzün resmin her yanına yayılır. Bütün renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar. Figürün çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu duygusal ruh halini açığa vurur. Üzerindeki lacivert ceket ve arka planın koyu mavi rengi ve yüzün solgunluğu ifadeyi güçlendirir.

    van Gogh resimde kendini yaşamdan koparıp alacak yolu arıyordu. Coşkusunu, içinde kopan fırtınaları, hüzünleri, aşırı hislerini portrelerine yansıtan ikinci bir ressam daha yoktur. Kendisiyle sürekli hesaplaşan, bir türlü emin olamayan, bir başkasının eline bakmaktan dolayı sürekli ezik ve hassas olan ama gittiği, inandığı yoldan vazgeçmeyen, çevresindekiler tarafından anlaşılamamış bir Van Gogh. Acılarıyla, mutsuzluğuyla, huzursuzluğuyla, arayışları, hırsı, coşkusu, sonsuz yalnızlığı, sevgiye açlığı, yoksulluğu, yaptığına duyduğu saygı, kısa yaşantısına sığdırdığı onca yapıtı, erkek kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplar, hastalığı, krizleri, bir tas çorba ile boya tüpü arasındaki seçimleri onu Van Gogh yapanlar. "Çoğu zaman 30 yaşında olduğuma inanamıyorum. Çok daha yaşlı hissediyorum kendimi. En çok beni tanıyanların çoğunun bana 'rante' gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bazı şeyler değişmezse belki de haklı çıkacaklarına inandığımda içim kararıyor, sanki bu şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorum"



    Ren Nehrinde Yıldızlı Bir Gece -1888- adlı manzarasında yıldızlı gecenin tasviri göz kamaştırıcıdır. Işık saçan yıldızlar, kıyıdan denize vuran yapay ışıklar ve lacivertle mavi tonları resmin bütününe yayılır. Ön planda yürüyen bir çift görülür. Buradaki ve başka resimlerinde görülen çiftlerden erkek olanı kızıl saçlı olarak tasvir edilmiştir. Hayatı boyunca yalnız olan ressam gerçek hayatta asla bulamadığı eşini resimlerinde hep yanında çizmiştir. Figürler manzarada çok küçüktür ve yüzleri seyredene dönüktür. Bir mektubunda " Gece manzaralarını ve gece ortamının özelliklerini, gecenin gerçek karanlığı içinde ve yerinde tuvale aktarma sorunu beni her taraftan kuşatmakta" diye yazmıştı. Gökyüzündeki yıldızlara gitmek için ölümün bir araç olduğunu belirtir. Ölümle ulaşılan yıldızların erişilir olabileceğini düşünüyordu. Gece karanlıktır, korkudur, ölümdür, uykudur, yalnızlıktır, hüzündür. Bulutlu Göğün Altındaki Buğday Tarlası -1890-resmi için "bunlar kasvetli gökyüzünün altında uzanan uçsuz bucaksız buğday tarlaları...derin kederi ve sonsuz yalnızlığı ifade etmekte zorlanmadım" diye yazar Theo'ya mektubunda. (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam). Ancak ona göre üzüntü ve üzgün yine de iyileştiricidir ve neşelidir. Resmin yarısından çoğunu kaplayan koyu mavi tonların hakim olduğu gökyüzü altında sarılar ve yeşiller beyazlarla ışıklandırılmış tarlalar uzanmaktadır. Önde birkaç küçük gelincik başı vardır. "Kanımca somurtkan yeşil renkler toprak rengi tonlarıyla iyi bir uyum içinde; bunda sağlıklı ve bu yüzden itici bulmadığım bir üzüntü havası var" Buğday Tarlası ve Kargalar ' da -1890-yine kasvetli ve karanlık bir gökyüzü tasviri vardır (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam). Van Gogh bu resimle de yine kederini ve aşırı yalnızlığını iletmeye çalışmıştır. Geniş tarladan üç ayrı yol ayrılır. Seyreden resmin köşesinde veya tarlada patikanın sonunun ve ufkun nerede olduğunun bilinmezliğiyle sarsılır. Geniş açık tarlaların normal perspektif kurgusu tersine dönmüştür. Çizgiler resmin önünde buluşmak için ufuktan kaçar. Vincent bu resmi yaparken önünde malzemeleriyle ufka doğru yükselen iki yolun böldüğü buğday tarlasının - üçüncü yol resmin sağ alt köşesinde kalmıştır- karşısında yere çökmüş ve önce sola sonra sağa iki kez ateş etmişti. Kara kuşlar ölümü çağrıştırır. Fırtınalı alçak gökyüzünde uçuşan kargalar ve gökyüzünde belirgin mor fırça vuruşları izleyende yalnızlık ve keder duygularını uyandırır. 29 temmuz 1890 da kendini vuran Van Gogh iki gün sonra ölmüştür. Ölümünden sonra üzerinde bulunan kardeşine yazdığı ama göndermediği mektupta " kısaca sanat uğruna hayatımı tehlikeye atıyorum ve bu yüzden aklımın yarısını yitirdim" diye yazmıştır.





  2. #2
    Üyelik Tarihi
    30 Temmuz 2004
    Bulunduğu Yer
    İstanbul
    Mesaj
    11.376
    Blog Girişleri
    1

    Re: bugün onun doğum günü...

    Günaydın Minecan,
    Attığın taşlardan birini kafamda hissettim, inan ki seni çok seviyorum, taktir ettiğim kişiliklerden birisin, dolusun başta. İnsanı doyurabiliyorsun. Sanat sevgin ise ayrı bir konu, sakın üstüne birşey alınma, benim hormonlarım bozuk bu aralar, ani çıkışlar yapıyorum, bir iki gündür dola dola da patladım, kötü bir niyetim yoktu dün.
    Ama bişey demek isterim, benim Dalim senin Van Gogh'unu döver gibime geliyor, adam dahi ötesi bir şey. Özelime bir mail adresi yazarsan sana eserlerinden bir grup yollayayım seyretmeye doyama.

  3. #3
    Üyelik Tarihi
    23 Şubat 2004
    Bulunduğu Yer
    Trafiği ömrümü yiyen İstanbul
    Mesaj
    5.931

    Re: bugün onun doğum günü...


    Minecim merak ettim hemen baktım ben de Google. Gerçekten çok güzel yapmışlar.

    Biliyorsun ben de senin sayende Van Gogh'un sadece ayçicek resimlerinin olmadığını öğrendim. Tamam seviyorum ama gerçekten böyle içine gidecek kadar ilgi alanıma girmemişti hiç, ama sayende bu konuda çok bilgi sahibi oldum, sağol arkadaşım.

    Sen bir arada Mitolojik hikayeler yazıyordun. Devam etmeyi düşünmüyor musun? Dört gözle bekliyorum, eminim başkaları da vardır bekleyen.

  4. #4
    Üyelik Tarihi
    18 Haziran 2003
    Bulunduğu Yer
    Türkiye İstanbul Erenköy
    Mesaj
    2.206

    Re: bugün onun doğum günü...

    Bu sabah google a girince ben de aynı şeyi gördüm sonra Mine bugün nasılolsa konu ile ilgili bir forum açar diye düşündüm. Bilgilerin için teşekkürler.

  5. #5
    Üyelik Tarihi
    01 Aralık 2003
    Bulunduğu Yer
    İZMİR TÜRKİYE
    Mesaj
    8.939

    Re: bugün onun doğum günü...

    mineciğim yazını okurken bir yandanda google açtım baktım çok hoş düşünülmüş
    ben van godh un ilk gördüğüm resmi hastane bahçesiydi ve çok ilgimi çekmişti hatta lisede resim dersinde yağlı boya resim yapmamız gerektiğinde ağaçları onun gibi dalgalı yapmak için uğraşmıştım
    hatırlaman ve bunu bize hatırlatman çok güzeldi soğol
    içimizden en azından birisinin bunları takip etmesi çok güzel
    burası paylaşımcı bir site olduğuna göre arada sırada butür paylaşımlarda gerekli bence

  6. #6

    Re: bugün onun doğum günü...

    Mine hayat hikayesini akşam gelince okuyacağım.

    Mine insanlar sadece görmek istediklerini görürler,anlamak istedikleri gibi anlarlar ne söylersen ne yaparsan yap bu böyle canım.


  7. Re: bugün onun doğum günü...

    Mine sanatla çok fazla ilgilenmem ama büyük sanatçıların ve büyük isimlerin yaşamöyküleri benim hep ilgimi çekmiştir. Van Gogh'un yaşamı da beni çok duygulandırmıştır.

    Mitolojiye ben de ilgi duyarım. Benim Sayfa Düzenini yaptığım Yunan ve Roma Mitolojisi adında bir kitabımız var istersen yollayabilirim.

  8. Re: bugün onun doğum günü...

    Teşlekkürler Mine... Ben de Salvador Dali'yi çok sevengillerdenim... Adamın eserleri servet değerinde olmasa herhalde bütün evi onun resimleriyle doldururdum.. Şimdilik kopyalarıyla idare ediyorum

    Van Gogh'un yaşamını anlatan bir film izlemiştim İstanbul Film Festivali'nde hem içim acımıştı hem de hayran olmuştum..

    İstediğin kadar kültür ve sanat forumu aç, yanındayım, hatta gizli gizli çalışma yapalım burayı kültür ve sanat sitesi haline dönüştürmek için

    Sevgiyle...


  9. #9
    Üyelik Tarihi
    30 Temmuz 2004
    Bulunduğu Yer
    İstanbul
    Mesaj
    11.376
    Blog Girişleri
    1

    Re: bugün onun doğum günü...

    Sevgili Türkan,
    Sana bir site yazacağım ve diğer Dali severlere , 2000e yakın eserini orada bulmak mümkün, hem de bütün ihtişamıyla.

    www.dali-gallery.com

  10. japonbebek

    Çok teşekkür ederim, hemen bakacağım verdiğin siteye...

    Sağolasın...

Benzer Konular

  1. Cevap: 68
    Son Mesaj: 14 Şubat 2008, 22:14
  2. eşimin bugün doğum günü
    Konuyu Açan: didem_emir, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 16
    Son Mesaj: 04 Mayıs 2007, 13:09
  3. BUGÜN EŞİMİN DOĞUM GÜNÜ
    Konuyu Açan: durucuk, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 9
    Son Mesaj: 08 Nisan 2007, 14:39
  4. Bugün EGE nin doğum günü
    Konuyu Açan: e_ege, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 21
    Son Mesaj: 02 Kasım 2006, 10:07
  5. Cevap: 19
    Son Mesaj: 03 Mayıs 2004, 13:20

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.