Peynirde artık süt yok
> > >
> > >Marketlerde çok ucuz fiyatlara taze kaşar satılıyor. Bu fiyata kaşar
>nasıl
> > >oluyor? Merak edenlere söyleyelim: O'nun içinde kazein, soya yağı,
> > >proteini,
> > >gam ürünleri ve margarin var. Ama süt yok! Biraz kazein, bir bardak soya
> > >yağı, biraz soya proteini, değişik gam ürünleri, bir miktar karoten boya
>ve
> > >bir kaşık da margarin... Kaynatın, karıştırın... Ortaya ne çıkar? Neyin
> > >formülü bu dersiniz?.. İnanmayacaksınız ama hadi söyleyelim, taze
>kaşarın!
> > >İyi de süt nerede, süt? Süt yok. Sütü kedi içti! Şimdi fıkranın yeridir.
> > >Nasrettin Hoca'nın canı çekmiş, iki okka ciğer alıp, hanım akşama
>pişirsin
> > >diye çırakla eve göndermiş. O gün akrabalar misafirliğe gelince, hanım
> > >ciğeri pişirip misafirlere yedirmiş. Akşam olmuş Hoca gelmiş, sofraya
> > >oturulmuş. Önce çorba gelmiş, arkasından bulgur pilavı... Hoca bakmış
> > >ortada
> > >ciğer yok. Hanıma sormuş; "Hanım ciğer nerde ciğer?" "Aaah" demiş
>Hoca'nın
> > >hanımı, "Alçak kedi ciğeri kaptı, yedi." Hoca kalkmış, kediyi yakalamış,
>el
> > >terazisi ile tartmış. "Hanım bak!" demiş. "İki okka.. Bu kediyse, ciğer
> > >nerde? Bu ciğerse kedi nerde?" 'Ucuz taze kaşar' da Hoca'nın ciğeri
>gibi...
> > >Laf oradan geldi. Süt nerede, süt? Süt yok. Çünkü bu uydurma bir kaşar.
>Ama
> > >tüketici bunu bilmiyor. Şimdi hesaba gelelim...
> > >
> > >10 kilo sütten bir kilo kaşar elde edilir. Köyde 400 bin lira olan sütün
> > >fabrikaya maliyeti 450 bin lira. Bir kilo kaşarın sadece süt maliyeti 4.5
> > >milyon lira yapar. Daha bunun işçiliği var, mayası var, ambalajı var,
> > >imalatçı kârı var, İstanbul'a nakliyesi var, bakkal - market kârı var.
>Ama
> > >İstanbul'un pek çok marketinde taze kaşarın fiyatı 3.5 milyon lira. Bir
> > >kilo
> > >kaşarın hakkı olan 10 kilo süt parasını bile karşılamıyor? Peki nasıl
> > >oluyor? İşte formülü anlattık. İçinde süt yok da ondan oluyor. Kötü mal,
> > >iyi
> > >malı kovdu Marketlerin düşük fiyatla mal satarak müşteri kapma telaşı
> > >yüzünden kalitesiz ucuz mallar rafları istila etti. İş o noktaya geldi
>ki,
> > >hileye kaçmadan düzgün imalat yapan firmalar mallarını satmakta
>zorlanmaya
> > >başladılar. Kötü mal, iyi malı raftan kovdu. Taze kaşarı sandviç - tost
> > >büfeleri abad etti. Eski kaşar tekerinden dilim kesmek zor geldi. Biraz
>da
> > >işin hilesine kaçınca büfeler küçük bloklar halinde taze kaşara yöneldi.
>Bu
> > >tip peyniri üretem firmalar, mandıralar çoğaldı. Bakkallar, marketler de
>bu
> > >alması, satması kolay kaşara memnuniyetle raflarında yer açtılar, Krizde
> > >ipin ucu iyice kaçtı. Piyasa denetimlerinin yetersiz olmasını fırsat
>bilen
> > >ucuz kaşarcılar gemi azıya aldılar. 10 kilo sütten bir kilo kaşar elde
> > >edilirken, soya proteini katarak önce sıfır yağlı 6 - 7 kilo sütten bir
> > >kilo
> > >kaşar yapmaya başladılar. Yağsızlığını da nebati margarin kullanarak
> > >giderdiler. Böylece nebati yağlı kaşarı gördük. Ama tüketicinin
> > >bilinçsizliği yüzünden sütsüz peynir talep gördü. Margarin katıyorlar
>Kriz
> > >ortamında harcamasını kısan tüketici vatandaş, ciddi firmaların perakende
>6
> > >- 8 milyon liraya satılan taze kaşarı yerine, korsan firmaların 3.5 - 4
> > >milyon liraya satılan sahte kaşarına yöneldiler. Sahte kaşar, bakkal -
> > >market raflarını istila ederken, perakende 14 - 15 milyona satılan Trakya
> > >eski koyun kaşarı ile 10 - 12 milyona satılan Anadolu eski kaşarı, zengin
> > >semtlerde satılan bir yiyecek oldu. Muratbey peynirlerinin yöneticisi ve
> > >İstanbul Ticaret Odası Meclis üyesi Necmi Erol, "Tarım ve Sağlık
> > >bakanlıklarına defalarca müracaat ettik. Sonuç alamadık. Yetkililer
> > >ilgilenmiyor" diyerek, peynir piyasasındaki durumu şöyle özetliyor:
> > >
> > >"Piyasada toz dumandan göz gözü görmüyor. Adeta kör tuttuğunu öpüyor.
>Sahte
> > >peynir, iyi peynire geçit vermiyor. Ölümüne rekabete giren bazı marketler
> > >birbirinden daha ucuza mal satabilmek için hileli mala prim veriyorlar.
> > >Dürüst üretici raflara mal koyamıyor. Bilinçsiz vatandaş da '3.5 milyon
> > >liraya kaşar olur mu?' diye sorgulamadan sağlığını tehlikeye atarak
>bunları
> > >satın alıyor. ondan sonra da 'Aaa! Niye hasta oldum acaba?' diyerek
>doktor
> > >aramaya başlıyor."
> > >
> > >Koyun kaşarı satılmıyor.. Piyasanın maruf peynircilerinden
> > >Tahsildaroğlu'nun
> > >kurucusu Muammer Tahsildaroğlu, "Bugün, 10 yıl önce satılan eski kaşarın
> > >yarısı bile satılmıyor" diyerek şöyle yakınıyor: "Piyasada satılan
>kaşarın
> > >yüzde 95'i taze kaşar. Memlekette eski kaşar yapacak koyun sütü de
>kalmadı,
> > >ağzının tadını bilip eski kaşar alacak tüketici de... Sahte kaşar rafları
> > >doldurdu. Merdivenaltı imalat piyasaya egemen oldu. Eskiden kenarda,
> > >kıyıda,
> > >tezgah altında korka korka satılan sahte gıdalar şimdi marketlerin baş
> > >köşesine çıktı. Ucuz diye sahte gıda alan bilinçsiz vatandaş, yaptığı
> > >tasarrufun kat kat fazlasını doktora, ilaca harcadığını farkettirmiyor.
> > >Bıçakla adam yaralayan 6 - 7 yıl hapis cezası alıyor. Vatandaşı
> > >zehirleyerek
> > >öldüren sahtekâr imalatçılar 'işadamıyız' diye ortada dolaşıyor."
> > >
> > >Peynirciler önlem istiyor.. İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkan Vekili
> > >Erdal
> > >Bahçıvan da başta peynir olmak üzere gıda piyasasındaki kargaşadan
> > >şikâyetçi. Ünlü peynirci, gıda piyasasındaki denetimsizlik nedeniyle
> > >vatandaşın sağlığının tehlikede olduğunu söylüyor. Sağlık Bakanlığı ve
> > >Tarım
> > >Bakanlığı arasında paylaşılan iki başlı denetim yetkisinin sorun
> > >yarattığını
> > >belirten Bahçıvan şöyle diyor:
> > >
> > >"Sağlık Bakanlığı'nın denetim yetkileri geçtiğimiz günlerde Tarım
> > >Bakanlın'fdya aldılar. 10 kilo sütten ğı'na devredildi. Denetimde iki başlılık ortadan kalktı ama Tarım
> > >Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'nün bu yükün altından kalkması
> > >mümkün değil. Bu nedenle Ulusal Süt Konseyi Yasası hazırladık. Süt
>Konseyi,
> > >kayıt dışı ve sağlığa zararlı imalatla mücadele edecek. Süt fiyatlarının
> > >düşmesini önlemek için müdahale alımları yapacak." 'Çeyrek ekmek, 50 gram
> > >kaşar' mazide kaldı 1972 - 73 yıllarında, çırak olarak çalıştığım Tekstil
> > >Dergisi'ni yayımlayan Tekstil İşçileri Sendikası'dan çıkıp bakkala gider,
> > >'çeyrek ekmek, 50 gram kaşar' isterdim. Ekmekler şimdiki gibi böyle
>ufacık
> > >değildi. Bakkal amca, önce ekmeği dörde böler, sonra dolaptan kocaman
>kaşar
> > >tekerini çıkarır, 50 gramlık bir dilim keser, ekmeğin arasına koyarak
> > >verirdi. Hamburger daha doğmamış, tost - sandviç satan büfelerde böyle
> > >çoğalmamıştı. Henüz kola tiryakisi de olmamıştık. Çoğu çırak, benim gibi
> > >öğle yemeğini bakkaldan aldığı kaşar - ekmekle geçiştirir, esnaf
> > >lokantasına
> > >gitmezdi. Şimdiki bakkallarda ekmek ya da kaşar kesmek için bıçak yok.
>Öyle
> > >kocaman kaşar tekeri olan bakkal da kalmadı. 10 - 12 kiloluk tekerler
> > >halinde sarı renkli Trakya kaşarı ya da amber renkli Anadolu kaşarı satan
> > >bakkallara artık bakkal denmiyor. Onlar şimdi 'şarküteri - mezeci'
>dükkânı
> > >oldular ve Levent, Ataköy, Bebek, Fenerbahçe, Yeşilköy gibi zengin
> > >semtlerde
> > >faaliyet gösteriyorlar.
> > >
> > >LUTFEN BU MAIL`I BUTUN TANIDIKLARINIZA ILETIN VE UCUZ DIYE SAKIN SAHTE
> > >KASAR
> > >PEYNIRI ALMAYIN! SAHTESINI ALIP HAYATINIZI TEHLIKEYE SOKACAGINIZA, HIC
> > >YEMEYIN DAHA IYI.
> > >
> > >UNUTMAYIN SAGLINIZ HER SEYDEN DAHA ONEMLIDIR!