1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 12 SonuncuSonuncu
Toplam 19 sonuçtan 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #1

    Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    Bugün bizim okulun anasınıfı bölümüne gittim..Bir çocuk vardı yemek yemeyeceğini söyledi ve öğretmen bekle ayakta yemezsen yeme dedi..İçim acıdı onun öyle kenarda beklemesine ..Sonra sordum hayırdır dedim öğretmen başladı anlatmaya.Okul açıldığından beri sürekli ağlıyor ve diğer çocuklara uyum sağlamıyor dedi bıktım ya bu çocuktan deyip dertleşmeye başladı..Annesi ve babası sürekli her ağladığında ağlamaması için dediğini yapmışlar ve bu çocuk bu hale gelmiş dedi..Ne olur çocuğunu böyle sakın yetiştirme dedi bana..Ağlayan çocuk da bir öğretmen arkadaşının çocuğuymuş kreşe de 3 ay göndermişler 3 ay boyunca sürekli ağlamış orda..Sonra almak zorunda kalmışlar.Malum seneye de okula gidecek diye anasınıfına vermişler biraz olsun alışması için.Ama burada da çok ağlıyormuş ve uyum sağlamıyormuş diğer arkadaşlarına nereye kadar böyle gidecek bilemiyorum..Öğretmen bu sabah istemiyorum çocuğunu al götür demiş ve kadın da ağlayarak gitmiş.
    . Bu yıl ben de çocuğumu kreşe verdim ve her sabah sürekli ağladı ve kreşte üzerini ıslatmaya başladı 15 günlük denememden sonra biraz da (kreşin ilgisizliğinden) kıyamayıp almak zorunda kaldım ve şu an bakıcı bakıyor yine..(oğluşum 3,5 yaşında)Evde de her dediğinin yapılmasını istiyor hep ilginin onda olmasını istiyor.Dediği olmayınca hemen başlıyor ağlamaya yaptırana kadar susmuyor ve sonunda yapılmazsa ben uyuyacam deyip yatağa gidiyor...
    Benim çocuğum da bugünkü anasınıfında olan çocuğa mı benzer ilerde, nasıl davranmam gerekiyor ne olur bana yardım edin…

  2. #2
    Üyelik Tarihi
    25 Şubat 2002
    Bulunduğu Yer
    İstanbul
    Mesaj
    19.738
    Blog Girişleri
    13

    Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..


    bu durumda ben de olsam aynını yapardım..


    ayşe arman- hürriyet

    Alya ile beş günlük anaokulu maceramız



    BİRİNCİ GÜN

    Allah'ım ne kadar yakıştı!

    Kırmızı pilili, mini minnacık bir etek.

    Üstünde "Little Land" yazan beyaz bir tişört.

    Beyaz sandaletler.

    Kafasına da kıyafetiyle asorti olsun diye, kıvırcık saçlarının içinden fışkırdığı tüylü kırmızı bir lastik takıyorum.

    İşte benim dünya şekeri fırlama kızım artık hazır.

    Üzerindeki de kızımın okul forması.

    "Hop! Ne okulu?" diye atlamayın hemen.

    Anaokulu.

    Dubai'de böyle bir rüzgar esiyor, bu yaştaki bütün çocuklar anaokuluna kaydoluyor. Bizimkinin eksik kalacak hali yok ya. Hem bütün gün kalmayacak, sadece dört saat. Şahane arkadaşları olacak, sosyalleşecek, son zamanlarda oyuncaklarını body'sinin içine filan sokar oldu, vermiyor, bütün bu huyları geçecek, paylaşmayı öğrenecek.

    Üç ay içinde İngilizce kapmaya da başlar diyorlar.

    Oh ne álá!

    Ben zannediyorum ki, çocuğum için çok iyi bir şey yapıyorum. İşleri bu hale getirinceye kadar öldüm öldüm dirildim.

    Beş okul gezdim. Biri Fransız sistemiydi, fazla klasik ve disiplinli, sildim. Diğeri Alman sistemi, uzay üssü gibi bir yerdi, ama bekleme listesine bile giremedi. Meğer millet hamileyken, daha çocuk doğmadan, anaokullarına yazdırıyormuş. Bir de Yeni Zelanda sistemi bulduk, okulda papağan filan vardı, ben baştan çıktım ama babası istemedi.

    Uzun lafın kısası Little Land'i seçtik.

    Montessori sistemi uygulanıyormuş.

    Bizi çağırdılar, anlattılar, iyi bir sistemmiş.

    Esası da, çocuğun neye yeteneği varsa o alanda eğitime tabi tutmaya dayanıyormuş.

    Alya'yı aldım, okula gittim, birlikte bahçede oynadık, eğlendik, döndük.

    İçim rahat yani.



    İKİNCİ GÜN

    Sınıfımızın adı Winnie the Pooh.

    Alya burayı pek sevmiş görünüyor.

    Annesi yanında olan bir sürü çocukla oynuyor.

    Öğretmenin adı Christina.

    "Alya rahat bir çocuk. Çok da sosyal görünüyor, merak etmeyin bir sorun yaşamayacaksınız" diyor.

    Bu Christina da şahane bir kadın.

    Bu okul da çok güzel.

    Alya da mutlu.

    Yaşasın hayat çok güzel!

    Gibi sanki...



    ÜÇÜNCÜ GÜN

    Yine Alya ile birlikte okuldayız.

    Dediler ki, "Bu hafta alışma süresi. Her gün bir saat gelin."

    Koşa koşa gidiyoruz.

    Sınıfın kapısının önüne geliyoruz ki...

    O da ne!

    Çocuğumu elimden alıyorlar.

    "Siz, buraya kadar!" diyorlar.

    Nasıl yani?

    Şöyle yani: "Çocuğu bize bırakıyorsunuz, siz bahçeye gidiyorsunuz. Bekliyorsunuz. İşimiz bitince, biz size çocuğunuzu teslim ediyoruz, alıyorsunuz gidiyorsunuz. Ertesi gün yine getiriyorsunuz."

    Biraz bocalıyorum, ama bir bildikleri vardır diye...

    "Alya'cım, ben şu bankta oturuyorum seni bekliyorum" diyorum, çocuğumu elin üç İngiliz kadınına bırakıyorum.

    Kapının benim yüzüme kapandığını görür görmez Alya öyle bir ağlamaya başlıyor ki, kıyamet kopuyor sanırsınız...

    Ciğerleri sökülecek çocuğumun...

    Şeytan diyor, bas tekmeyi, kır kapıyı, al kızını...

    Garibim, ağlarken "Anne, anne" diye haykırıyor.

    Ben de ağlamaya başlıyorum.

    Bahçede tecrübeli anneler diyorlar ki, "E bu iş böyle, bütün çocuklar başta ağlıyor, ama alışacak. Hem merak etme 10 dakikadan fazla ağlatmıyorlar!!!"

    Bir süre geçiyor, içeride neler olduğunu bilmeden, öyle eli kolu bağlı beklemek ağır geliyor dayanamıyorum...

    Kapıyı açıp gizlice bakıyorum.

    Gördüğüm manzara şu: Bütün çocuklar koro halinde ağlıyor, en başta da Alya. Kıpkırmızı olmuş kızımın suratı. Ayakkabıları ayağından çıkmış. Tokası kafasından fırlamış. Dayanılacak bir görüntü değil.

    Bütün engellerin üzerinden aşarak, birbirimize sarılıyoruz ana kız.

    Öğretmeni Christina beni azarlıyor: "Bu yaptığınız hiç iyi bir şey değil. Çocuğun alışmasını engelliyorsunuz. Çocuğunuz ağlaya ağlaya sizsiz olmayı öğrenecek..."

    Evet ama biz ikimiz de herhangi bir uyarıyı dinleyebilecek halde değiliz.

    Dışarı çıkıyoruz.

    Bahçede bekleyen bir dolu anne var. İçeride çocukları ağlıyor, hiçbiri benim gibi panik yapmıyor. Yaşları Alya'dan daha büyük gerçi. Bir tek ben bu kadar patırtı kopartıyorum. Doğrusu biraz utanıyorum, acaba yanlış bir şey mi yapıyorum diye. Anaokulunun müdürü geliyor, "Çocuğunuza net mesajlar vermelisiniz!" diyor, "Siz tedirgin olursanız, o daha çok panikler. Daha çok küçük diye korkmayın, yapabilir..."

    Ben de diyorum ki, "Ben zannettim ki, biz bir iki hafta onunla birlikte sınıfta olacağız. Yavaş yavaş alışacak. Siz çok sert bir yöntem uyguluyorsunuz".

    "Biz bu sistemi 12 yıldır uyguluyoruz..." diyor ve devam ediyor "Bakın. Ben de sizin gibi bir anneydim. Merak eden, fikir almak için pedagoglara, uzmanlara soran, kitaplar okuyan, ağlatmamaya uğraşan... Bu yüzden ilk çocuğum hayatla mücadele edemeyen bir çocuk oldu. Ama diğerlerinde boş verdim, ağlamaktan ölmez dedim, üçü de son derece başarılı..."



    DÖRDÜNCÜ GÜN

    "Alya'cım okul iyi bir şey.

    Bugün de gidiyoruz.

    Christina da iyi bir öğretmen.

    Çok güzel de oyuncaklar var orada.

    Bir de Lea var, arkadaşın.

    Ben seni içeri bırakacağım ama kapının dışında olacağım.

    Hiç merak etme.

    Her zaman yanındayım.

    Seni terk etmiyorum.

    Aşkım benim.

    Hadi gir içeri."

    Alya içeri alınıyor.

    Kapı suratıma kapanıyor.

    Ve ben yine ağlama sesi duyuyorum.

    10 dakika sonra ağlama sesi değişiyor.

    Başka bir ton alıyor.

    O sırada kapı açılıyor.

    "Alın Alya'yı, yarın yeniden getirin" deniyor.

    Sarılıyorum, okşuyorum, "Bak güzel bir yer aslında burası" diyorum.

    Hıçkıran çocuk sakinleşiyor, ama bu sefer de ben sorgulamaya başlıyorum:

    Yanlış mı yapıyorum? Tasımızı tarağımızı toplayıp gitsek mi acaba?

    "Gitmeyin" diyor anaokulunun müdürü.

    "Altı hafta ağlayıp alışan çocuk var. Alya da alışacak. Burada çok şey öğrenecek. Yarın yine gelin. Aynı saatte..."





    BEŞİNCİ GÜN

    Yine gidiyoruz.

    Bu sefer sınıfın kapısını açıp "Günaydın Alya" diyorlar ve bana dönüyorlar: "Siz bugün anaokulunun dışına çıkın lütfen..."

    "Neden?"

    "Zannediyor ki, bahçeye çıkınca annesini bulabilecek. Halbuki ben onu 10 dakika sonra bahçeye çıkaracağım ve görecek ki, annesi yok."

    "E korkunç bir şey bu. Kendini tamamen terk edilmiş hissedecek..."

    "Hayır, bize güvenmeyi öğrenecek. Anne onu buraya bıraktı gitti, ama gelecek. Siz de okulun dış kapısından içeri gireceksiniz. 15 dakika sonra bekliyoruz sizi..."

    Ne diyorlarsa yaptım.

    Ağlamaktan içi dışına çıktı çocuğumun.

    Benim de.

    Ve 15 dakika sonra birbirimize sarılmış vaziyette okulun dışında, evin yolunu tutmuştuk bile.

    Bu dört günlük deneyim sonunda Alya bana yapışık yaşamaya başladı. Annemi benden alacaklar duygusu yüzünden. Oysa böyle değildi. Şimdi nereye gitsem peşimde, hep onu terk edeceğim zannediyor, evin içinde bile eteğimin dibimden ayrılmıyor. Bakalım, bu olumsuzluğu ne zaman halledebileceğim.

    Annemi arıyorum. Her zamanki gibi...

    "Sesin bir tuhaf ne oldu söylesene?" diyor, ağlamaya başlıyorum ve bütün hikayeyi anlatıyorum.

    Annem "Saçmalama" diyor. "Kim söylüyor anaokuluna gitmeden, bağımsızlık ve hayatla mücadele etmek öğrenilemezmiş diye. Sen dört gün gittin sadece, ablan bir hafta, kardeşin iki hafta. Hiçbiriniz sevmediniz. Hayatta inandığım tek şey, kimsenin isteği hilafına bir şey yapmayacaksın. Alya henüz küçük ve istemiyor. Alya'yı al o okuldan..."



    ALTINCI GÜN

    Sevgilim seyahatteydi, döndü.

    Üçümüz yatakta sarmaş dolaşız.

    Alya hayatından çok memnun.

    Kırmızı okul eteğini de, en büyük ayısına giydirdik.

    Artık okul mokul yok.

    Seneye bakacağız duruma...

    HAMİŞ: Bu olayın üzerine Norma Razon'u ve Feriha Dildar'ı da aradım. İki uzmandan da fikir aldım. İkisi de bu tür sistemleri sert bulduklarını söylediler. Norma Razon, çocuk eğitiminde hiçbir şeyin sert ve birden yapılmaması gerektiğini söyledi. Feriha Dildar da bağımlılıktan önce bağlılığa, daha sonra bağımsızlığa geçilmesi gerektiğine dikkat çekti. Alya yaşındaki bir çocuğun buna zorlanmasının travmatik sonuçlara yol açabileceğini de ekledi. Bir de tavsiyede bulundu: "Alya'yı elinden tutun, o okula yeniden gidin. O sınıfta siz varken yine oynasın o oyuncaklarla. Sonra da herkese bay bay yapsın öyle ayrılsın oradan. İyi bir finali olsun bu okul macerasının..."

  3. #3

    Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    başka bir kreşe gönder ve öğretmeninize rica et biraz daha fazla ilgi en azından ilk 2 hafta için. sonrasında alışacaktır.

    sevgiler

  4. Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    Nuray yazıyı baştan sona okudum...

    çocuk olaya hiç hazırlanmamış, hiç çocuğun hazır olup olmadığına bakılmamış

    hem onun kızı daha çok küçük değil mi?

  5. Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    Ağlayarak istediği hiçbirşeyi yapmadım, kucağıma aldım, sevdim, öptüm ama istediğini asla yapmadım. Ağlarken seni anlayamıyorum, ağlaman bitince söyle bakalım yapabilirmiyiz dedim. Daha büyüdükçe ağlayarak istersen yapacağım varsa da yapmam dedim ve ödün vermeden uyguladım. Böyle sorunlar da yaşamadım


  6. #6

    Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    nurk yazdı:
    Ağlayarak istediği hiçbirşeyi yapmadım, kucağıma aldım, sevdim, öptüm ama istediğini asla yapmadım. Ağlarken seni anlayamıyorum, ağlaman bitince söyle bakalım yapabilirmiyiz dedim. Daha büyüdükçe ağlayarak istersen yapacağım varsa da yapmam dedim ve ödün vermeden uyguladım. Böyle sorunlar da yaşamadım

    çok doğru bi yaklaşım olduğunu düşünüyorum. oğlum büyüdüğünde ben de aynı şekilde yaklaşıcam inşallah. tabi bu çocuk milletinin bazılarıyla başedilemiyo bazen. öyle olursa ne yaparım bilmem. davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş

  7. #7

    Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    çocuklarımızı kreşe verdigimiz ilk günlerde aynı manzara ile karşılaştık..ama kesinlikle kararlı olunmalı..
    çocuk bilecek..iş var güç var KREŞ var (bizim sloganımız)
    çocuk bilecek..kreşte yeni arkadaşları,ögretmeni ve degişik faaliyetler yapacagını
    çocuk bilecek....kreşe gidilecegini
    çocuk bilecek...kreşe başlanıldı ve kreşe devam edecegini..
    ama bir aglamada aaaa çocugumuzu alalım bakıcıya verelim...hissini çocuk bilirse ANNE BABAYI SÜREKLİ KULLANIR...
    kolay gelsin

  8. Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    nurk yazdı:
    Ağlayarak istediği hiçbirşeyi yapmadım, kucağıma aldım, sevdim, öptüm ama istediğini asla yapmadım. Ağlarken seni anlayamıyorum, ağlaman bitince söyle bakalım yapabilirmiyiz dedim. Daha büyüdükçe ağlayarak istersen yapacağım varsa da yapmam dedim ve ödün vermeden uyguladım. Böyle sorunlar da yaşamadım

    bu sadece kreş için geçerli değil, her konuda her istediği şey için geçerli mesela alışveriş merkezinde araba beğenmiş, illa da istiyor, ağlarsa asla alamaz ama ağlamazsa annede para varsa alınabilir

  9. #9

    Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    nurk yazdı:
    nurk yazdı:
    Ağlayarak istediği hiçbirşeyi yapmadım, kucağıma aldım, sevdim, öptüm ama istediğini asla yapmadım. Ağlarken seni anlayamıyorum, ağlaman bitince söyle bakalım yapabilirmiyiz dedim. Daha büyüdükçe ağlayarak istersen yapacağım varsa da yapmam dedim ve ödün vermeden uyguladım. Böyle sorunlar da yaşamadım

    bu sadece kreş için geçerli değil, her konuda her istediği şey için geçerli mesela alışveriş merkezinde araba beğenmiş, illa da istiyor, ağlarsa asla alamaz ama ağlamazsa annede para varsa alınabilir
    Aynen bizde de durum bu.Utku ile çok rahat aştık bunları.Ağladığı zaman asla istediğini yapmadım ,onunla konuşup isteklerini benim anlayacağım şekilde belirtmesini yoksa onu duyamadığımı söylemiştim..

    Arda da ağlama ve bağırarak istediğini yaptırma çabası var ama kimle dans ettiğini bilmiyo

    Aynen ona da abisine yaptığımı uyguluyorum.Tabi aşırı ağlarsa ne yaparım bilemem , Arda konuşmaya başladığımda genelde susuyor..


  10. #10

    Re: Çocuklara nasıl davranmalıyız ki ağlayarak bir şey yaptırmaya çalışmasınlar..

    Sevgili Nuray sizin orda en azından ilk başlarda alıştırma süresi varmış bizde öyle değil biz çocuğu içeri verdik artık siz gidebilirsiniz dediler apar topar..Siz işinize gidin ki çocuk alışsın yoksa alışmaz dediler...Kreş konusunda ben biraz da küçük diye fazla üstelemedim üzerine falan çış yapınca ama seneye mutlaka vereceğim ve bu konuda karalıyım...
    ben okulda çalıştığım için sırf sevgiyle büyüyen çocukların burda ezildiğine şahit oluyorum belki size garip gelecek ama...Biraz da çocuklara evde kızılmali ki okulda bu zorluğu yaşamasın..Okulda öğretmen biraz yüksek sesle bağırsa çocuk fena oluyor o zaman ve okulu sevmemeye başlıyor.(öğretmen de bazen mutlaka ses tonunu yükseltiyor veya bağırabiliyor ki bugünkü anasınıfındaki olayda öğretmen o çocuğa çok sert çıktı)Ben mesela oğluma hiç bağırmamıştım ve kreşe gidince öğretmeni ağlama diye biraz sert çıkınca çocuğumun psikolojisi bozuldu resmen gece bile rüyasında beni götürmeyin diye sayıklıyordu..

Benzer Konular

  1. ergen çocuğa nasıl davranmalıyız
    Konuyu Açan: aylin_türkgil, Forum: Psikoloji.
    Cevap: 0
    Son Mesaj: 23 Eylül 2008, 22:38
  2. Cevap: 28
    Son Mesaj: 27 Şubat 2008, 14:14
  3. Çocuklara yemek nasıl yedirilir?????
    Konuyu Açan: perke, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 31
    Son Mesaj: 17 Mart 2006, 18:38
  4. Yüzüne kalıcı dövme yaptırmaya nasıl bakıyorsunuz
    Konuyu Açan: Essie, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 12
    Son Mesaj: 06 Ocak 2006, 13:14
  5. Çocuklara bilgisayarı nasıl anlatırsınız?
    Konuyu Açan: gules, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 3
    Son Mesaj: 25 Şubat 2005, 13:41

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.