UNUTULACAK GİBİ DEĞİL..
UNUTMADINIZ DEĞİL Mİ
----------------------------

Danıştay Saldırısı (17 Mayıs 2006) , 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay II. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırganın gerçekleştirdiği silahlı eylemidir.

Alparslan Arslan (avukat) bu saldırıyı, Danıştay II. dairesinin türban hakkında aldığı kararlara tepki olarak gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Saldırı sonrasında, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye daha yaralanmıştır. Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştır. Alparslan Arslan'ın, saldırıya yakın tarihlerde Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atan kişi olduğu tespit edilmiştir.

Saldırıya Türkiye'deki belli kesimlerden tepkiler gelmiştir. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 19 Mayıs 2006'da yaptığı açıklamada saldırının sadece Danıştay'a değil, laik devlete de yöneltilmiş olduğunu söylemiştir. Saldırıdan sonraki gün kaldırılan Yücel Özbilgin'in cenazesi sırasında bazı kesimlerce irticaya ve irticanın oluşmasına imkan verdiği iddia edilen ....Hükümeti'ne tepkiler yağmıştır. Cenaze namazı öncesi ve sonrasında "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganları atılmış ve cenazeye gelen ...li hükümet üyeleri "katiller dışarı" sloganları ile protesto edilmiştir. Cenazeye gelen yargı ile YÖK üyeleri, cumhurbaşkanı ve askerler ise göstericiler tarafından alkışlanmıştır.

Hükümet dışında hükümete yakınlığı ile bilinen Vakit Gazetesi de tepki görmüştür. Gazetenin, Danıştay 2. Dairesi'nin okul öğretmenlerinin türban takmasını uygun bulmayan kararından sonra "İşte O üyeler" diye hedef gösteren bir başlık atıp daire üyelerinin resimlerini basmasıve gazetenin bu sayısının saldırganın üzerinde çıkması Vakit Gazetesi'nin saldırıda rolü olduğu şüphesini uyandırmıştır.

Saldırgan Arslan ile birlikte saldırıya karışmış yedi kişinin davası hala devam etmektedir. Davanın ilk duruşması sırasında Arslan kaçmaya çalışmış, fakat başaramamıştır. Dava günü açıklama yapan baba İdris Arslan, "Laiklik adı altında kutsal değerlerine saldıranlara Türkiye'nin gereken cezayı vereceğini" söyleyerek oğlunun yaptıklarını desteklemiştir.