Toplam 3 sonuçtan 1 ile 3 arasındakiler gösteriliyor.
  1. #1
    Üyelik Tarihi
    01 Şubat 2004
    Bulunduğu Yer
    Kuzey elleri
    Mesaj
    29.167

    Önemli bir konu: Prebiyotik nedir?

    [size=large]Probiyotik Nedir?[/size]

    Son günlerde bebek mamalarıyla, yoğurt gibi bazı gıdalarla ‘ Probiyotik ‘ kelimesi sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Probiyotik içeren gıdaların ne anlama geldiğini bilmek için, önce vücudumuzun normal bakterilerinden haberdar olmalıyız.

    Evet bakteriler, her zaman zararlı varlıklar değillerdir. Bazı türleri hastalıklara yol açar. Ama aynı zamanda, vücudumuzda bizimle barışık yaşayan pekçok dost bakteri türü de mevcuttur. Bunlar, hastalık yapan ( patojen ) bakterilere karşı bizi savunurlar. Bağışıklık sistemimizin parçası olarak enfeksiyonun önlenmesine yardımcı olurlar. Ayrıca, barsakta bazı vitaminlerin sentezini, sindirimin normal işleyişini, gıdaların emilmesini sağlarlar. İşte probiyotikler de bu dost bakterileri içeren gıdalardır.

    Günlük yaşamda geçirdiğimiz hastalıklar, antibiyotik kullanımı gibi bazı nedenlerle vücudumuza dost olan barsak bakterileri azalmaktadır. Böylece ortam patojen bakterilerin çoğalmasına uygun hale gelmekte, bu kayıp yerine konmazsa başka problemler ortaya çıkmaktadır. Örneğin, çoğu anne antibiyotik tedavisi sonrasında bebeğin altında pişik oluştuğuna veya ishal başladığına tanık olmuştur. Bu gibi durumlar, vücuttaki hasssas dengelerin bozulmasının sonucudur.

    Son yıllarda, probiyotikler oldukça popüler olmuş ve probiyotik içeren gıdalarla ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Bunların sonucunda, probiyotik gıdaların ishal veya kabızlıktan kurtulmada, antibiyotik ishalinin süresini azaltmada, hatta çocuğu egzama, astım gibi allerjik hastalıklardan korumada etkili olduğu gösterilmiştir. O halde; çocuğunuz sık sık hastalanıyor, sık antibiyotik kullanması gerekiyor, barsakları iyi çalışmıyor veya allerjik bir bünyesi varsa probiyotik gıdaları günlük diyetine eklemek yararlı olacaktır. Mama ile beslenmesi gereken bebeklerde de probiyotik içeren mamaların seçimi iyi bir tercihtir. (Anne sütü alan bebekler ise zaten çok şanslılar, çünkü onların barsaklarında bu yararlı bakteriler bol miktarda bulunmaktadır.)

    http://www.sagliklicocuk.com/sc01/crklr/file/gncl/probiyotik.asp

  2. #2
    Üyelik Tarihi
    01 Şubat 2004
    Bulunduğu Yer
    Kuzey elleri
    Mesaj
    29.167

    Re: Önemli bir konu: Prebiyotik nedir?

    [size=large]Probiyotikler [/size]

    Probiyotik resmi olarak şöyle tanımlanabilir;

    [size=small]Probiyotikler, sindirim sisteminde belli sayılarda bulunan ve temel beslenmenin yanında sağlık açısından çok yararlı olan canlı organizmalardır. [/size]

    Bir başka tanımda ise;

    [size=small]Probiyotik, kullananın bağırsak mikrobiyal dengesini düzelterek yararlı bir şekilde etkileyen canlı organizmalardır. [/size]

    Probiyotik kelimesi Yunanca'da “Pro Biyo” köklerinden gelir ve “Pro Yaşam” anlamına gelir. Son yıllarda birçok değişik tanımla anılmıştır. Her durumda da, insanlar için yararlı bakteriyel bir ürün olarak bulunur.

    Bu tanımın dayandığı üç temel ilke;

    Mikro organizmalar (bakteriler) canlıdır.
    Bakteriler ağız yoluyla alınır.
    Mikrobiyal dengeyi etkileyebilmesi için bakterilerin bağırsağa kadar canlı olarak ulaşması gerekir.
    Buna göre Probiyotik bakteri, asite (mide asiti), safraya karşı dirençli, zehirsiz, ve en önemlisi oksijensiz ortamda yaşayabilen bir suş olmalı. Bu kriterler çerçevesinde bakteri türlerinin sayıları kısıtlanmıştır ve sadece bazı bakteri gruplarının suşları bu koşulları sağlayabilmiştir. Bunlar; Lactobacillus, Streptococcus ve Bifidobacterium türleri olmasına rağmen bazen diğer maya ve bakteri türleri de kullanılabilir (Bacillus gibi). Bu üç cinsde birer laktik asit bakterisidir. Bağırsaklarda ve birçok fermente süt ürününde doğal olarak bulunur.


    Adlandırma
    Probiyotik bakteriler türe değil suşa bağımlıdır. Bir suş, bakteriyel bir türün üyesi olabilir. Aşağıdaki örnekteki gibi;

    Bakteri grubu = Alman Arabası = Laktik asit bakterisi
    Bakteri cinsi = Volkswagen = Lactobacillus
    Bakteri türü = VW Golf = Lactobacillus acidophilus
    Bakteri suşu = VW Golf 1,4 D = Lb. Acidophilus LC1

    Herkes Volkswagen Golf 1,4 D'nin bir Volkswagen Golf 2.0i turbo'dan farklı karakteristik özelliği olduğunu bilir, ancak dış görünüşünden bunu anlayamaz. Aynı benzetme bakteriler için de geçerlidir. Dışarıdan hepsi aynı görünür; fakat biyolojik karakteristikler (arabadaki motor) farklıdır. Kısaca bir Probiyotik bakterinin sağlık üzerine yararlı etkisi sadece o suşa aittir, türe değil.


    Yöresel Probiyotik ürünler asit fermentli günlük ürünlerdir, yoğurt gibi. Yöresel yoğurt bakterileri (Lactobacillus delbrueckii ssp bulgaricus ve Streptococus salivarius ssp thermophilus) Probiyotik bakteriler değildirler ve Probiyotik bakteriler katılmadıkça yoğurt bir Probiyotik gıda değildir.

    İnsan ve hayvan sağlığında probiyotiklerin yararlı etkisi biliniyor. Aşağıdakiler de Lactobacilli ve Bifidobacterium cinslerine aittir:

    E.coli ve Clostridium perfinges gibi potansiyel patojenlerin engellenmesi
    Virus ve Salmonella'dan kaynaklanan ishal problemlerini engellemek
    Candida enfeksiyonunun etkilerinin azaltılması
    Kolesterol seviyelerinde pozitif etkilerin görülmesi
    Kolon kanserinin durdurulması veya engellenmesi
    Bağışıklık sistemi uyarımı
    Vitaminlerin üretimi
    Minerallerin özellikle kalsiyumun alımını arttırmak
    Laktoza alerjisi olan insanlara laktoz sindirimini sağlamak
    Yukarıdaki etkiler (faydalar) kesin bilimsel kanıtlara dayanmamaktadır. Sadece birkaç suş kullanılarak yetişkin gönüllülerde uygulanan çok az düzgün bilimsel çalışma bulunmaktadır. Bu kullanılan birkaç suşda yukardaki etkilerin bazıları görülmüş ve onaylanmıştır. İshal (Sindirim sistemi rahatsızlığı) azalımı, laktoz sindiriminin düzeltilmesi, idrar atımının düzenlenmesi ve Candida üzerindeki yararlı etkiler birkaç suş için bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Diğer etkiler sadece gözlemle belirlenmiştir ve hiçbir bilimsel kanıta dayanmamaktadır.

    Ayrı ayrı her suş (veya ürün) için bu etkiler düzgün bir şekilde araştırılmalı, fakat maalesef çoğu zaman, özellikle dondurulmuş tozlar, haplar ve kapsüller gibi gıda tamamlayıcılarında bu yapılmamaktadır.

    Bir suşun probiyotik etkisi bilimsel olarak kanıtlansa bile, bu her insan için etkili olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü her insan kendine has (özgü) bir bağırsak (sindirim sistemi) florasına sahiptir ve bu probiyotik ürünün verimliliğini kısıtlayan (limitleyen) bir faktördür.

    Bu yüzden probiyotik ürünlerin etkili olup olmadıklarını önceden tahmin etmek çok zordur. Piyasada, gerçekte etkisi olmayan birçok ürün bulunmaktadır. İngiltere ve Hollanda'da yapılan son iki çalışmada, piyasadaki çoğu probiyotik gıda ürününde bakteri sayısı “çok az veya hiç” olarak belirtilmiştir. Almanyada'ki bir çalışmada ürünlerin %80'inde etiket bilgilerinin yanlış olduğu görülmüştür. Wageningen Üniversitesi'nin yaptığı bir çalışmada Alman kökenli olmayan ürünlerde etiket bilgileri için benzer bir veriye ulaşılmıştır.

    AB (EU) gıda yasaları, “gıdanın tüm içeriği etikette belirtilmelidir.” der. Fakat bir çok probiyotik gıdada gerçek böyle değildir. Yukarıda da bahsedildiği gibi, probiyotik etkiler suşa bağlıdır ve hangi bakteri suşu kullanıldığının belirtilmesi gerekir. Bakteriyel adlandırmalar sık sık değişebildiğinden, suşların numaralı gösterimi de gereklidir, çünkü numaralar asla değişmez. Sadece suş numarasını kullanarak bir tüketici, diyetisyen veya doktor ürünün ve içerdiği bakterinin probiyotik etkilerinin doğruluğunu anlayabilir.

    Eğer etiket yanlışsa veya tarihi geçmiş (eski) isimler gösteriyorsa, üretici firma son yıllardaki bilimsel literatürdeki değişimlerden haberdar değildir.

    Ürün hakkında herhangi bir şüphe varsa, her zaman üretici firmaya suş numaralarını ve bilimsel referanslarını sormak gerekir. Reklam ve kandırmacalara dikkat edin. Güvenilir firmalar bu bilgiyi her zaman sizinle kolayca paylaşabilir. Bilgi alınamadığı takdirde, ürün hakkında çekingen (şüpheci) davranın!



    Kandırmacalar
    Kandırmaca (aldatmaca), bir üreticinin kullandığı probiyotik bakteri ve etkileri hakkındaki bilgi ve materyalinin tamamıyla başka bir bakteriye ait olması veya hiç olmaması demektir.

    Bir üreticinin gerekli bilgileri on-line olarak vermesi çok sık görülür. Lactobacillus casei içeren bir ürünü örnek verebiliriz. Çoğu zaman suş numaraları verilmeyecektir (verilmez). On-line bilgi veren site Lb.casei ve diğer laktik asit bakterileri hakkında genel bilgi içeren bir Link (bağlantı) verir ve göze gerçekten çok güzel görünür. Bütün bunlar mantıklı ve sıradan gelebilir, fakat bu olayı arabalara tercüme ettiğimizde durum değişir.

    Bir galerinin Volkswagen Golf 2.0 D (Lb.casei ) sattığını düşünelim. Geri plandaki bilgilerine baktığımızda bütün Volkswagen Golflere (diğer Lb.casei suşları), diğer Volkswagen arabalara (diğer lactobacillus türleri), ve hatta bir BMW'ye (Bifidobacteriler) ait olan motor ve detayla ilgili bilgileri size gösterebilir. Ve karşımıza “Volkswagen Golf 2.0 D güzel bir arabadır, çünkü BMW çok iyi arabalar üretir.” sonucu çıkar.

    Hiç kimse böyle bir galericiyi ciddiye almaz, fakat probiyotik ürünlerde kullanılan genel uygulama budur.

    Buradaki eksikliğin asıl nedeni, çoğu şirketin bir probiyotik bakteri cinsi ve insan sağlığı üzerine etkileri üzerine yapılması zorunlu fakat çok pahalı olan klinik (teknik) testleri yaptırmamasından kaynaklanmaktadır. Kendi bakteri suşlarını satmak isteyen şirketler, diğer şirketlerin bilgilerini kullanıyorlar. Bu yüzden bu ürünlerin verimliliği tartışılır bir durumdadır.





    Bir tüketici olarak, aşağıdaki faktörler bir ürünün güvenliği hakkında bize bilgi verebilir:

    • İsimler doğru mu? (Çünkü hayali veya yanlış isimler (Toyota Golf gibi) kullanılabilir.) Eğer şüpheniz varsa lütfen bu link'e bir göz atın. Tıkla http://www.bacterio.cict.fr Eğer isimden bu linkte bahsedilmiyorsa, etiket veya üretici yanlış bilgi vermektedir.

    • Suş numaraları verilmiş mi? (çoğu zaman vermezler)

    • Tüketici bilgi servisleri var mı? (telefon, posta veya elektronik posta)

    Eski isimler
    Eğer ürünün etiketinde aşağıda verilen tür isimlerden herhangi biri varsa, üretici güncel bilimsel dataya sahip değildir demektir.

    Lactobacillus bifidus : Bu isim 1969'da! kullanımdan kalktı ve o zamandan beri kullanılmamaktadır. Bu suşu kullandığını iddia eden üreticiler datalarını güncellemelidir. Bu isim şimdiki 22 tür içeren Bifidobacterium cinsinin tamamı için kullanılıyordu. Bu ismin değeri “ süt bir günlük üründür” cümlesi kadardır. Yine arabalardan örneklersek, birinin size bir arabayı Alman arabası olarak tanıtması ve başka bilgi vermemesi diyebiliriz.

    Streptococcus faecium : Bu isim 1980'lerin başlarında kullanımdan kalktı. Doğru (ve yeni) şekli Enterococcus faecium 'dur. Bu türün patojen suşları da bulunduğundan, üreticinin suş numarasını da düzgün olarak vermesi gerekir.

    Hayali isimler
    Probiyotik ürünler için aslında bulunmayan ve yasal olmayan bir şekilde kullanılan hayali isimler üretilmiştir.

    Lactobacillus sporogenes : Bu isim bir hayali isimdir, böyle bir tür bulunmamaktadır. Bu bakterinin spor yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak Lactobacillus'lar spor yapmaz. Burada hangi suş kullanıldığı bilinmemektedir. Ayrıca üretici tarafından Bacillus coagulans suşundan da bahsedilmektedir. Bu bir toprak bakterisidir, insan bağırsağında bulunmazlar ve insanlar üzerinde denenmemiş bir türdür. Bu, insanlar için zararlı, patojen bir spor-yapan organizma olan Clostridium sporogenes de olabilir.

    Lactobacillus caucasicus : Başka bir hayali isim daha. Tamamen bilinmeyenlerle dolu bir isim. Bu suşun kullanıldığı ürünler hakkında da hiçbir bilgi yoktur.

    Bu iki türün kullanıldığı ürünlerin sağlık açısından yararları hakkında hiçbir beklenti olmamalıdır. Bu bakteriye ait hiçbir literatür güvenilir olarak düşünülemez. Çünkü hiçbir mikrobiyolojik veya medikal yayın var olmayan türler hakkındaki datayı kabul etmez.

    Lactobacillus acidophilus casei : Bu bakteri hem Lb.acidophilus hem de Lb.casei olabilir. Hangisi olduğu belli değil. Aynı Volkswagen Golf Passat satmak gibi.

    Doğruluğu Onaylanmış Suşlar
    Lactobacillus casei Shirota (veya LCS) ; Yakult'dan aynı ismi taşıyan üründe kullanılır.
    Lactobacillus rhamnosus LGG, 25 den fazla ülkede kullanılır. Tür sahibi Finlandiyadan Valio'dur.
    Lactobacillus acidophilus LA7, çoğu günlük üründe kullanılır.
    Lactobacillus acidophilus LA5, günlük ürünlerde ve gıda tamamlayıcılarında
    Lactobacillus acidophilus DDS, temel olarak gıda tamamlayıcılarında
    Lactobacillus johnsonii La1 (LC1), Nestlé ürünlerinde
    Bifidobacterium lactis BB12, günlük ürünlerde
    Bifidobacterium longum BB536, günlük ürünlerde ve gıda tamamlayıcılarında
    Bifidobacterium animalis DN-173 010 (Bifidus Essentis ), Danone ürünlerinde kullanılır.
    Probiyotik Olmadığı Kanıtlanmış Suşlar
    Aşağıdaki organizmalar safrada ve midede canlı kalamadıklarından bağırsakta da yaşayamazlar.

    Yoğurt bakterileri Lb.delbrueckii ssp bulgaricus ve Streptococcus salivarius ssp thermophilus,

    Lactobacillus helveticus

    Daha Fazla Bilgi İçin
    Eğer ürünün etiket bilgisinden emin değilseniz, biz yardımcı olabiliriz. Lütfen etiketi ayrıntılı olarak (mümkünse scanner'da taratarak) ralf.hartemink@wur.nl adresine postalayın (lütfen ingilizce yazın).

    http://www.food-info.net/tr/ff/probiotics.htm

  3. #3
    Üyelik Tarihi
    01 Şubat 2004
    Bulunduğu Yer
    Kuzey elleri
    Mesaj
    29.167

    Re: Önemli bir konu: Prebiyotik nedir?

    [size=large] Başlık : Probiyotik: Küçük Dünyalar Insanlığın Hizmetinde [/size]

    Insan vücudu çok karmaşık ve hareketli bir mikrobiyal ekosisteme ev sahipliği yapar. Bu mikropların bazıları hastalıklara sebep olabilir. Fakat daha az bilinen ve probiyotik adı verilen hastalıkları önleme potansiyeline sahip bazı mikroplar da vardır. Sağlıklı yaşam sürdürmemize yardımcı olan bu mikrop türlerine duyulan ilgi son yıllarda gittikçe artmaktadır. Bunun sonucu olarak bilimsel ve tıbbi dergilerde probiyotiklerle ilgili çok sayıda araştırma makalesi yayınlanmaya başlamıştır. Gıda endüstrisi de probiyotikleri inceleme konusunda son zamanlarda oldukça aktif durumdadır. Çünkü sindirim sistemi (barsaklar), vücudumuzda en zengin biyoçeşitlilik gösteren bölgelerden biridir. Sindirim sisteminde en az 400 bakteri türünün yaygın olarak bulunduğu bilinmektedir.

    Probiyotiklerin yiyeceklere eklenmeleri, katkı maddesi olarak kullanılmalarının yanı sıra; tıp, diş hekimliği ve veterinerlikte muhtemel kullanım alanları geniş olarak araştırılmaktadır. Bunlar arasında kulak, barsak ve idrar yolları enfeksiyonlarının tedavisi; kandaki kolesterol seviyesinin düşürülmesi; derideki veya cerrahi yara enfeksiyonlarının, diş çürümesinin, hatta bazı kanserlerin önlenmesi konuları sayılabilir.

    Modern probiyotik olgusu yaklaşık yüzyıldır bilinmektedir. Ancak bu konudaki bilimsel araştırmaların sayısı hala çok azdır. Insan beslenmesi üzerindeki etkileri pek bilinmemektedir. Canlı olarak performanslarını ölçme araçları henüz geliştirilme aşamasındadır.

    Probiyotikler Hakkında Bildiklerimiz

    Yetişkin bir insan vücudunda, 200 değişik tipte 10 trilyon hücre vardır. Fakat bakterilerin sayısı çok daha fazladır. Yeni Zelanda’nın Otago Üniversitesi’nden Gerald Tannock, tipik bir yetişkin vücudunda en az 500 türden 100 trilyon bakteri hücresinin olduğunu söylemektedir. Virüs ve mantarlardan hiç bahsetmiyoruz henüz. Mikrobiyota veya mikroflora adı verilen bu canlıların çoğu vücudumuzla barış ve uyum içinde yaşar. "Bazıları sindirime yardım eder, işgalci patojenlere karşı ilk savunma hattı olarak hareket eder veya bağışıklık sistemimizi antremanlı tutmaya yardımcı olurlar" demektedir Tannock. Mikroptan arındırılmış hayvanlarla yapılan deneyler, ilginç bir şekilde, bu hayvanların sık sık hastalandıklarını göstermiştir. Barsak mikrobiyotasının yokluğu hayvanların bağışıklık sistemlerinin az gelişmesine neden olmakta ve barsak morfolojilerinin bozulmasına yol açabilmektedir. Bu problemler, sonradan probiyotik türlerin deneysel olarak kullanılmasıyla, değişen oranlarda tersine döndürülebilmektedir. Isveç’in Karolinska Enstitüsü’nde Mahnaz Banasaz ve arkadaşlarının yaptıkları deneyler göstermiştir ki, en yaygın araştırılan probiyotiklerden biri olan Lactobacillus rhamnosus GG, mikroptan ari farelerde kolayca yerleşmekte ve barsak morfolojilerini büyük ölçüde değiştirmektedir. Üç gün içerisinde, küçük barsağın yukarı kısımlarındaki hücrelerde mitoz bölünme oranı (hızı) ile barsak duvarını kaplayan villusların sayısı önemli ölçüde artmakta ve bu da çözünebilir yiyeceklerin emilmesine yardımcı olmaktadır. Probiyotikler besi hayvanlarının beslenmelerinde rutin olarak kullanılmakta ve bunların bir kısmının değişik patojenlere karşı insanlarda da kullanılma potansiyeli taşıdığı görülmektedir.

    Probiyotikler Hastalıklara Karşı Direnci Artırıyor

    Tannock, probiyotiklerin hastalıklara karşı direnci artırabileceğini söylemektedir. Örneğin, komensal (ortak yaşam) mikropların, spesifik ve doğal antibodilerin miktarını artırabildiği ve böylece antibiyotik kullanımını azalttıkları iyi bilinmektedir. Probiyotiklerin gelecekte yiyecek alerjilerinin tedavisi, hipertansiyonun düşürül-mesi veya ağızdan alınacak aşılar için vektörler (taşıyıcılar) olarak kullanılmaları mümkündür. Civa zehirlenmelerinde kullanılabilecekleri bile düşünülmektedir. Ayrıca, probiyotiklerin antibiyotik tedavisinden sonra barsak florasının eski durumuna gelmesinde yardımcı olduğu, çocuklarda rotaviral ishal ve gastroenteritis’in süresini azalttığı bildirilmiştir. Vücut içinde yeni bir türün yerleşmesi normalde çok zordur. Yerli türlerin ‘kolonizasyon direnci’ denilen bir mekanizmayla işgalcileri dışarıda tuttukları düşünülmektedir. Antibiyotik ilaçlar, patojenlerden başka pek çok bakteriyi de öldürebilmekte ve sindirim sistemi ekolojisini yeterince tahrip ederek antibi-yotiklere dirençli türlerin yerleşmesine yol açabilmektedir. Bu durum ishalle son bulmaktadır. Dirençli türlerin üstesinden gelebilecek ilaçların üretilme olasılığının az olması nedeniyle, araştırmacılar probiyotiklere yönelmektedir. Finlandiya Ulusal Halk Sağlığı Enstitüsü şefi Pentti Huovinen ‘Bakterilerin, dünya çapında, antibakteriyel ilaçlara karşı direnç kazanmaları, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadelede yeni metotların kullanılmasını gerekli kılmıştır’ demektedir. ‘Zararsız bakterilerin kullanılmasıyla patojenik organizmaların yerlerinden edilmesi demek olan bakteri-yoterapi bir alternatiftir ve enfeksiyonlarla mücadelede ümit vadeden bir yöntemdir.’

    Dünyada Probiyotik Uygulamaları

    Isveçli araştırıcılar, orta kulak iltihabının tekrarlamaması için, streptococcus içeren bir burun spreyi kullanmaktadırlar. Bu bakteri, patojenlerin burundan iç kulağa yayılmasını engellemektedir.

    Bir araştırma grubu, probiyotik Lactobacillus fermentum ve potansiyel olarak öldürücü Staphylococcus aureus’u aynı anda farelerdeki ameliyat yaralarına uyguladı ve bunların hastalık yapıcı S. Aureus’a karşı güçlü bir koruyucu etkisi olduğunu gördü.

    Hollanda’nın Groningen Üniversitesi Hastanesi’nden Rolien Free ve arkadaşları, protez ses kutuları üzerindeki istenmeyen bakteri ve mantarları azaltmak için iki streptococcus türü kullandılar.

    Aynı şekilde; Houston’dan Richard Hull, probiyotik kullanımıyla, omurilik yaralanması olan hastaların mesane enfeksiyonlarında önemli oranda azalma olduğunu buldu.

    Florida Üniversitesi’nden Jeffrey D. Hillman; bölgesel olarak saldırgan, genetiği değiştirilmiş Streptococcus mu-tans’ı kullanarak fareleri aşılamaktadır. Bu tür, laktik asidi metabolize eden ve dişlerde mine hasarına sebep olan zararlı bakteri çeşidinin yerini almaktadır. Hillman, dişçilerin bir gün çocuklarda rutin temizleme işleminde probiyotik spreyler kullanacaklarını düşünmektedir.

    Atlanta’daki Emory Üniversitesi’nden Andrew S. Neish ve arkadaşları, ağızdan alınan probiyotiklerin barsaklarda şişkinlik rahatsızlıklarını tedavide kullanılabileceğini düşündüler. Bu yayına eşlik eden bir editöryel yazıda, Boston’daki Massachusetts General Hospital’dan Ramnik J. Xavier ve Daniel K. Podolsky, probiyotik tedavinin ateşli bağırsak rahatsızlıklarının tedavisinde başarılı olarak kullanılmaya başlandığını bildirdiler.

    Buenos Aires Üniversitesi’nden David Gaon ve arkadaşları, genellikle bazı anatomik bozukluklara ve kısmi ince bağırsak engellemelerine eşlik eden aşırı bakteri çoğalmasıyla bağlantılı kronik ishalin tedavisinde bazı lactobacillusların etkin olduğuna dair kanıtlar buldular.

    Probiyotikler Japonya’da kendilerine iyi bir yer edinmiş durumdadır. Yüzlerce firma probiyotik ürünler üretmekte; gittikçe artan bir oranda Avrupa’da ve Amerika’da satmaktadırlar. Yiyecek firmaları, barsaklarda spesifik commensal bakterilerin çoğalmalarını sağlamak için, probiyotik olarak bilinen kimyasal bileşikler geliştirmektedir. Ingiltere’deki Reading Üniversitesi’nden Glenn Gibson, ‘Bu bileşikler genellikle normal bir diyetin bir parçasıdır ve temel olarak pırasa, soğan ve sarmısakta bulunan inulin gibi sindirilmeyen şekerlerdir.’ demektedir. "Yenilebilir mikrop" kavramı zaten çok uzun zamandır kullanılmaktadır ve tüketiciler tarafından kabul edilmiş durumdadır. Örneğin süt ürünlerinden yoğurt. Yoğurt, yapısını canlı Lactobacillus bakterisi kültürlerine borçludur; şimdilerde ise yoğurtlar bifidobacteria gibi probiyotik türler içermektedir. Ironik bir şekilde, laktobasillusların yoğurtta yaygın olarak kullanılmalarının nedeni bir yanlış algılama olabilir: Tannock, ‘çünkü sindirim borusunda sayısal açıdan baskın değildirler ve insan deneklerin yaklaşık %25’inin mikrofloralarında bulunmazlar’ demektedir.

    Bifidobakteriler yaygındır, ancak Tannock ‘barsak kökenli türler kullanılsa bile, yetişkinlerin sindirim borusunun probiyotik kolonizasyonunu sağlamak zor olabilir’ demektedir. Orada yerleşmiş olan mikroflora sonradan gelen çeşide karşı, tıpkı ekosisteme giren bir patojene karşı olduğu gibi, savunma yapacaktır. Bugüne kadar yayınlanan çalışmalardan, probiyotiklerin sindirim sisteminde kalıcı hale gelmesi için, büyük miktarda mikrop hücresinin günlük olarak tüketilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Tabii ki bu tekrar ihtiyacı, gıda üreticileri için büyük bir cezbedici unsurdur. Gibson, ‘yakında probiyotiklerin peynirden dondurmaya ve hatta salam gibi bazı hazır et ürünlerine katıldığını görmemiz ihtimal dahilindedir’ demektedir. Örneğin, biberonla beslenen bebeklerde belirli bazı barsak mikroplarının çoğalmasını sağlamaya dönük probiyotik katkı maddelerinin, iki sene içinde bebek sütü formüllerinde yer alacağı öngörülmektedir. Bu teklifin arkasındaki düşünce şudur: Anne sütüyle beslenen bebeklerin, annelerinden gelen bifidobakteriler ile hızlı bir şekilde barsak hastalıklarına karşı çifte direnç kazandıkları görülmektedir. Anne sütündeki bifidus faktörü nedeniyle bifidobakterilerin seçici olarak çoğalması sağlanır. Böylesi bebekler hayata daha iyi bir başlangıç yapıyor gibi görünüyorlar. Bunların sindirim sistemlerinin sezeryanla doğan çocuklarınkinden daha hızlı kolonize edildiği ve biberonla beslenen bebeklerden daha az gastrointestinal enfeksiyon geçirdikleri konusunda kanıtlar vardır. Sağlıklı bebeklerin barsak ekosisteminde yararlı mikrobiyota çok büyük oranda baskın durumdadır. Sütten kesme sürecinde bifidobakteriler barsak habitatını ele geçirmekte ve asiditesini değiştirerek potansiyel açıdan zararlı olan türlere uygunsuz hale getirmektedirler. Ilginç bir şekilde Reid’in grubu gelecekte yeni doğan bebeklerin probiyotiklerle aşılanmaları ihtimalinden bahsetmektedir. Çünkü oturmuş bir ekosisteme yeni organizmanın yapay olarak girişi zordur. Bu sayede çocuk, bir daha harici probiyotik alınmasına gerek bırakmayacak şekilde hayatı boyunca korunma kazanabilecektir.

    http://www.ekolojimagazin.com/?s=magazin&id=233

Benzer Konular

  1. Cevap: 21
    Son Mesaj: 13 Ekim 2008, 00:57
  2. bu konu çok önemli
    Konuyu Açan: rukiyem, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 3
    Son Mesaj: 25 Eylül 2007, 21:54
  3. Bana göre önemli bir konu..
    Konuyu Açan: mer_ve, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 14
    Son Mesaj: 30 Ağustos 2007, 20:34
  4. Önemli bir konu ( gebelik )
    Konuyu Açan: ozlem4234, Forum: Kadın Sağlığı, Gebelik ve Doğum.
    Cevap: 2
    Son Mesaj: 15 Aralık 2005, 22:07
  5. Benim için önemli bir konu...
    Konuyu Açan: aynur-anneoldum, Forum: Genel Forum.
    Cevap: 37
    Son Mesaj: 24 Mayıs 2005, 15:51

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Dosya Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
 
 

Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.