Sema Maraşlı / Serbest Gazete
Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Üzerinizde bir ağırlık var mı? Affedebilenlerden misiniz, affedemeyenlerden mi?
Geçmişe takılanlardan mısınız? Gelecek kaygısı çekenlerden misiniz? Yoksa günün kıymetini bilenlerden misiniz?
Karımın yaptıklarını hatırladıkça beynimde düdük ötüyor, düğünümde kayınvalidem bana güzel bir takı takmadı, eşyaları alırken kalitelisini almadı, kocam bana üç yıl önce şöyle yaptı, iki yıl önce şöyle dedi, geçen hafta bana kızdı haksızlık etti, amcamla görüşmek istemiyorum mirasta bize haksızlık ettiler, o arkadaşımı hatırladıkça sinirim tepeme çıkıyor….vs vs
Bunlar bitmez. Eğer bunların çetelesini tutarsak koca bir kitap olur. Fakat bu kitabı okumanın kimseye bir faydası olmaz, zararı olur. En iyisi bunları toplayıp bir çöp poşetine doldurup atmak.
Çünkü bunların hepsi çöp. Zihnimizde ne kadar çerimiz çöpümüz varsa onlardan kurtulmamız lazım. Biriktirdiğimiz kırgınlıklar, kızgınlıklar, yaşam enerjimizi tüketiyor, bizi ağırlaştırıyor.
Aslında bunları hiç biriktirmemek lazım. İçimizde otomatik bir temizleme sistemi kurup, daha gelir gelmez birikmesine izin vermeden temizlemek lazım. Yoksa bu çöpler kokuşur, bizi sürekli rahatsız eder.
Yapılan kanser araştırmalarında affedemeyen insanların kansere daha çok yakalandığı ortaya çıkmış. Nasıl vücudumuzun hastalıklara karşı bizi koruyan bağışıklık sistemi varsa ruhumuzun da bir bağışıklık sistemi var.
Üzüntüler, kızgınlıklar ruhumuzun bağışıklık sistemini çökertmekte. Beden ve ruh ayrılamadığı için ruhun bağışıklık sistemi çöktüğünde bedenin bağışıklık sistemi de çöküyor ve hastalıklara çok çabuk yakalanıyoruz.
Yine yapılan bir araştırma da hasta iki grup almışlar. Bir gruba affetmenin önemi üzerine her gün eğitim verilmiş, onlara affedebilmeyi öğretmişler. Diğer gruba bu konuda herhangi bir eğitim verilmemiş. Bütün şartlar eşit olduğu halde affedebilme eğitimi alanlarda hızlı bir iyileşme görülmüş.
Bugün mübarek üç aylara girdik. Hepimize mübarek olsun. Recep ayının ilk günündeyiz. Rabbim bu mübarek günlerin ve gecelerin kıymetini bilmeyi nasip eylesin.
Birbirine dargın olanların, akrabalarıyla görüşmeyenlerin, bu mübarek günlerde ve gecelerde dualarının kabul olmayacağını bildirmiş Allahın Rasulu.
Yarattığı kulu en iyi bilen Rabbim üç günden fazla küskün, kırgın durmayı yasaklamış. Bu üç günlük süre bence çok önemli. Hiç küsmeyin de denilebilirdi.
Fakat bu insan psikolojisine ters olurdu. Ağlamak, kızmak, üzerinde düşünmek ve karşıdakini affetmek için bir zamana ihtiyacımız var. Bu bir saatte olabilir, bir gün de, iki gün de bazen de üç gün. Ama dördüncü güne taşımamamız gerekiyor. Kırgınlıklarımızı üç günden sonraya taşımaya hakkımız yok.
Üç günden fazla küsmek doğru değil, günaha girmeyeyim diye usulen konuşuyorsak ama onu gördüğümüzde sinirleniyorsak, sadece kendimizi kandırıyoruz, demektir. Böyle hilelerle boş yere kendimizi kandırmayalım. Bizden istenen affetmemiz. Affetmek kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliktir. Affetmemek ise kendimize yaptığımız en büyük kötülük.
Kendimize böyle bir kötülüğü yapmaya hakkımız yok. Karşımızdaki bize bir kötülük yapmışsa, biz her seferinde onu hatırladıkça kızıyorsak, sinirleniyorsak, biz ondan daha kötüyüz, çünkü biz o kötülüğü kendimize sürekli yapıyoruz. Beynimiz hatırladığımız üzücü olayları, her hatırladığımızda aynı üzüntüyü yeniden yaşıyor ve olumsuz etkileniyor.
Affetmek kolay mı? Birini affetmek için, nasıl kendi hatalarımıza yüz çeşit mazeret bulabiliyorsak onun hatalarına da mazeret bulalım affedelim.
Arkadaşım bunu kötü niyetle yapmamıştır, kocam bu kadar kırılacağımı düşünememiştir, amcam çocukken aç gözlü alıştırıldığı için bu kadar mal davasında, kaynanam oğlunu elinden almadan korkuyor, beni seviyor ama diğer gelinin şerrinden korktuğu için ona daha iyi davranıyor, karım her kadın gibi detaycı olduğu için her şeyi sorun ediyor…..gibi.
Bunlar hafif kalıyor bunlarla affedemiyorsanız; ne yapayım, aklı ermiyor, anlayış yeteneği yok, aile terbiyesi alamamış, küçükken öğrenmediği için düşünemiyor gibi daha toptan mazeretler de bulabilirsiniz.
Aslında affedebilmenin en iyi yolu kızmak yerine acımak. Kızgınlık duyduğumuz insanlara acıyalım. Yapmışsa bir kötülük, her ne kadar bize yapmış gibi görünse de aslında kendine yapmıştır. Çünkü yaptığımız iyilikler de kendimiz içindir, kötülükler de kendimiz içindir. Bunu unutmayalım.
Biz kendi üzerimize düşeni yapalım, affedelim ki kendimizi kuşlar kadar hafif hissedelim
Yapılanı içimden atamasamda affedenlerdenim
Ya siz ?