• Anne Sütü ile Beslenme

    Anne Sütü ile Beslenme

    Doğada bulunan tüm memeli hayvanların yavruları için bir mucize olarak annelerine süt üretebilme yeteneği verilmiştir. Her tür annenin sütü kendi yavrusuna özgüdür. Her memelinin memelerinden gelen salgıya süt denilmektedir. İnsan yavrusuna en uygun süt doğal olarak insan sütüdür. Bir başka memelinin örneğin ineğin yavrusu için salgıladığı süt kendi yavrusu için çok uygun iken insan yavrusu için o denli yararlı olmayacağı gibi belki de zararlı olabilir.

    Anne sütünün başka hiçbir besin maddesinde bulunmayan üstünlükleri vardır. Kısaca bunlara değinelim.

    1. Bebek için ideal bileşime sahiptir. Bebeğin ilk aylarda tüm ihtiyaçlarını karşılayacak özelliğe sahiptir.
    2. Sterildir yani mikrop içermez.
    3. Sindirimi bebek için en kolay besin maddesidir.
    4. Her zaman en uygun sıcaklık olan beden ısısındadır.
    5. Her zaman taze ve içilmeye hazır haldedir.
    6. Bir bedel karşılığı temin edilmez, bedavadır.
    7. Anne memesini emmek bebeğe anneye temas etmeyi sağlayarak ruhsal iletişimine yarar sağlar.
    8. İçersinde ancak insanlarda bulunan bazı özel yapıda immunglobin gibi maddeler bulunur. Bunlar bir çok hastalığa karşı koruyucu rol oynar.
    9. Anne sütü ile beslenen bebeklerde pişik ve benzeri cilt sorunları ile bir çok enfeksiyon daha az görülür.
    10. Bebeğin beslenmesi için başka biberon vb. araçlar gerekli değildir. Dolayısıyla bunlardan kaynaklanan sorunlardan yoksundur.

    Bilinmelidir ki teknolojinin bugün ulaştığı yerde bile anne sütüne eşdeğer bir besin maddesi üretebilmek mümkün değildir. Bu amaçla yapılan besin maddeleri ancak anne sütü ile beslenmenin imkansız veya yetersiz olduğu durumlarda gündeme gelebilir. Bunlar teknolojinin olanakları kullanarak inek sütünün yapısı değiştirilmek ve bazı eklemeler ile anne sütüne benzetilmeye çalışılmış ürünlerdir. Ayni özellikleri taşımazlar. Fakat anne sütü yerine kullanılmaya en uygun besin maddeleridir.

    Bebeğini emzirmek annenin sağlığı ve ruhsal gelişimi için son derece yararlıdır. Meme dokusunun bir çok hastalığı emzirmeyen kadınlarda daha sık olarak ortaya çıkmaktadır. Doğumu izleyen saatlerde emzirmekle salınan bazı hormonlar anne rahiminin kasılmasını sağlayarak doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır.

    Sanayileşmeye paralel olarak geçmiş zamanlarda özellikle gelişmiş ülkelerde anne sütü ile beslenme bir süre gözden düşmüştü. Fakat bu hatanın farkına varılarak bebek beslenmesinde anne sütüne eskiden olduğundan daha da fazla önem verilerek geri dönülmüştür. İnsanları bu hataya iten nedenleri burada kısaca değinmek istiyorum. Gelişmiş ve sanayileşmiş bir ülke olmak yolunda ilerleyen ülkemizde insanlar ayni yanılgıya düşmemelidir. Bazen modernleşmek, medenileşmek yanlış algılanmaktadır. Ayni yanlışları başkalarının da yapmasına izin vermemeliyiz. Bu yanlış düşünceler ve nedenler;

    1. Yoğun iş hayatı ve annenin çalışmak zorunda olması,
    2. Hazır mamaların kolay elde edilebilir ve herkesin hazırlayarak verebilecek olması,
    3. Formül mamaların besleyici özelliğinin anne sütünden hiçbir eksiğinin olmadığı hatta daha iyi olduğu düşüncesi,
    4. Reklamlar, satış yöntemleri, özendirici resimlerle ve sözlerle yapılan medya yayınları,
    5. Bu işlerden ticari kazancı olan çevrelerin, özellikle sağlık sektöründekilerin yönlendirmeleri,
    6. Emzirmenin bir ilkel, hayvanlara ait davranış olduğu düşüncesi,
    7. Emziren kadının memelerinin estetik olarak çirkinleşeceği kaygısı,
    8. Formül mama kullanan kişilerin, diğer emziren anneleri caydırıcı, hazır mamaları özendirici sözleri ve davranışları,
    9. Anne sütünün bebeğine yaramadığı, iyi kilo alamadığı, gelişemediği, onu sancılandırıp, ağlamasına neden olduğu endişeleri,
    10. Bebeğini en iyi besinlerle besleme arzusu, para ile satın alınan, pahalı olan gıdaların daha yararlı olduğu düşüncesi,
    11. Annede bulunan her türlü rahatsızlık ve hastalığın sütünden bebeğe geçeceği endişesi

    Olduğu söylenebilir. Bu nedenlerin hiç birisi endüstriyel formül sütleri anne sütüne üstün kılamaz ve kılmamalıdır.

    Anne sütü yeterli olmadığında yerine alternatif ancak formül sütler düşünülmelidir. İnek sütü bir alternatif olmamalıdır. İnek sütünün formül sütlere tercih edilmesinin en büyük nedeni ekonomiktir. Fakat bugün varılan noktada dikkatli incelendiğinde aralarında anlamlı bir maddi fark olmadığı görülecektir. Formül sütler inek sütüne göre daha pahalıdırlar. Ancak yarar / maliyet ilişkisi incelenirse bu durum sanıldığından farklı olacaktır. İnek sütünün anne sütüne alternatif olarak önerilmemesinin bir çok nedenleri vardır. Bunlardan kısaca bahsedelim.

    İnek sütünde kazein ve tuz oranı yüksektir. Bu yüksek oran böbrekler için zararlıdır. Keza 15 kat daha fazla bulunan bu kazeinin yapısı da insan sütünden farklıdır. Ayrıca inek sütünün esas fraksiyonu olan beta-laktoglobülin anne sütünde bulunmaz ve insanlarda alerjik reaksiyona yol açar. İnsan sütünde bulunan alfa-laktoalbumin, immunglobin, laktoferrin inek sütünde bulunmaz ve bunlar ancak anne bedeninde üretilebilir. Non-proteinik azot miktarı insan sütünde yüksektir ve yapıları farklıdır. Beyin gelişimi için gerekli olan taurin anne sütünde 40 kat daha fazladır. Anne sütünün yağ asitleri de yapısal olarak farklıdır ve bu da yine ancak insan bedeninde bulunur. Anne sütündeki enzimler sindirimi kolaylaştırır, bunlar inek sütünde yoktur. Bebeğin barsaklarında oluşması istenilen yararlı bakterilerin gelişimi için gerekli olan maddeler anne sütünde bulunurlar. Keza bunlar zararlı olabilecek bakterilerin de yerleşmesini engelleyici rol oynarlar. Anne sütünde inek sütüne oranla 3000 kez daha fazla lizozim bulunur. Ayrıca lökosit ve diğer biyolojik elemanlar bebeğin dış etkenlere karşı dayanıklı olmalarını sağlar.

    Bebeğin anne memesini emmesi, anne bedeninde bir çok hormonun salınmasına ve bunların etkilerine yol açar. Bir çok kadının kendisi çocuk doğurmadığı halde bebek bakmak durumunda kalarak ve bebeğe meme emzirmesi sonucunda süt salgısının başlaması mümkündür. Emme sonucunda hipofiz ön lobu etkilenerek prolaktin salgılanması artar ve memedeki süt bezlerinde süt yapılmaya başlanır. Emme devam ettiğinde hipofiz arka lobu uyarılır ve oksitosin hormonu salınır ve yapılmış olan süt kanallara geçerek dışarı akmaya başlar. Bu mekanizmaya annenin psikolojik durumu etki eder. Ruhsal olarak sıkıntılı, kaygılı olmak süt salgılanmasını da azaltır. Emziren kadınların ruhsal olarak sağlıklı olmaları süt salgılamaları içim gereklidir. Yeri gelmişken süt salgılanmasına etki eden durumları anlatayım.

    1. Annenin ruhsal durumu yukarıda yazmıştım.
    2. İk beslenmeye başlangıç zamanı. Doğumdan sonra en kısa sürede ilk meme emzirme başlanmalıdır. En erken süre tercih edilir. Süt gelmese bile emzirilmelidir. Bu refleksin oluşmasını ve sütün salgılanmasını başlatacaktır. Diğer bir yandan annenin kolostrum denilen ilk ağız sütü bebek için çok önemlidir. Bu renk ve kıvam olarak sütten farklıdır. Rengi daha kirli sarı, bulanıktır. Bilinmeyerek bebeğe bazı nedenlerle verilmemesi yanlıştır. Bileşimi normal sütten farklıdır. Bebek için koruyucu bir çok biyolojik madde yanında ilk saatlerde gerekli olan bazı besin öğelerini içerir.
    3. Emzirme süresi ve aralıkları. 15-20 dakikalık bir emzirme süresi ve bunun 1-2 saatlik aralıklarla yapılması süt salgılanmasını arttırır.
    4. Uygun ortam ısısı. Soğuk ortamlarda damarlar büzülerek süt salımı azalır. Aşırı sıcakta ise anne bedeni ter ve solunum ile sıvı kaybeder. Bu da süt salgılanmasını azaltır.
    5. Yeterli beslenme ve sıvı alımı. Yeterli beslenme aşırı beslenme demek değildir. Emziren bir anne kendi ihtiyaçlarının biraz üzerinde beslenmesi süt salgılanması için yeterlidir. Protein, yağ ve karbonhidratların karışık yenilmesi, kayıpların göz önüne alınarak uygun miktarda vitamin ve minerallerin karşılanması gerekir. Halk arasında süt salgısını arttırdığı savunulan bir çok besin maddesinin böyle bir etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Fakat sıvı alımının etkisi vardır. Anne sütünün % 95 nin su olduğu düşünülürse bu daha iyi anlaşılır. Anne kendi doğal gereksinmesi dışında süt salgısı için yetecek sıvı almak zorundadır. Normalde bir insanın mevsimine göre sıvı alımının 1,5 - 2,5 litre olması gerektiği, ek olarak da süt salgısı da düşünülerek emziren bir kadının 3-4 litre sıvı alması uygun olacaktır. Yeterli sıvı alımını değerlendirmenin diğer bir yolu da idrarın durumudur. Yeterli sıvı alan bir loğusa günde en az 3-4 kez bol ve açık sarı renkte idrar yapabilmelidir.

    İlk anne memesi emme egzersizlerinin doğumu izleyen en erken saatlerde başlanması gerektiğini yazmıştım. Normal doğumda bu süre ilk 1-2 saat gibi çok kısa olmalıdır. Sezaryen gibi bir doğumdan sonra anne kendini uygun hissettiği en kısa zaman olmalıdır. Bu süre 4 saati geçtiği takdirde annenin pompa ile sağılmaya başlanmasını öneririm. Bu arada bebek geçici bir süre için formül süt ile beslenebilir.

    Meme emzirirken dikkat edilmesi gereken konular.

    1. Pozisyon. Bebek emzirmenin tek bir pozisyonu yoktur. Emzirme Pozisyonları sayfasında değişik yöntemleri göreblirsiniz. Bunların içersinde herkes kendine uygun olanı bulabilir. Doğumu takip eden ilk günlerden sonra normal olarak genel tercih edilen beşik pozisyonu önerilir.
      Pozisyon ile ilgili genel öneriler şunlar olabilir. Anne oturur ve hafif arkasına eğik, yaslanmış olmalıdır. Kol dayamak için bir desteği bulunan koltuk ile ayaklarını uzatmak veya ayağını dayararak dizini yukarı kaldırmak için bir puf yararlı olur. Bebek anne koluna veya bir yastığa uzanmış, yaklaşık 45 derece bir eğimle anne memesine yaklaştırılmalıdır. Elleri serbest olmalıdır. Böylelikle anne memesine temas edebilir ve ellerinin yardımı ile meme başını bulabilir. Anne de elinin işaret ve orta parmaklarının yardımı ile meme başını bebeğinin ağzına yöneltirken baş parmağı ile yukarıdan aşağıya doğru memesini sıvazlayarak sütünün kolay gelmesine yardımcı olmalıdır. Bebek emme işlemi sırasında ağzının içersinde bir vakum yapmaktadır. Bu negatif basınç anne memesinden sütün gelmesini sağlar. Eğer bebek tam yatar pozisyonda olursa gelen anne sütü burun arkasına kaçar. Hatta kulakların boğaz açılan kanalın ağzından kulak yoluna geçerek enfeksiyona neden olabilir. Yeni doğan kulak iltihaplarının en sık nedeni hatalı pozisyonla emzirmedir. Ayrıca annenin de yattığı yerden bebeği emzirmesi hem sütün gelmesi hem de olabilecek tehlikeli sonuçlar yönünden sakıncalıdır. Yatakta da olsa anne dik durumda olmalıdır.
    2. Bebek burnundan rahat nefes alabilmelidir. Ağzında meme bulunan bebek ancak burnu ile solunuma devam edebilir. Yeni doğanların zaten dar olan burun hava yollarının salgı ve kusmuk ile tıkalı olması emmeyi güçleştirip, imkansız bir hale bile getirebilir. Meme emzirmeden önce buruna serum fizyolojik damlatmak ve temizlemek yararlı olur. Meme bebeğin burnunu kapatmamalıdır.
    3. Bebek rahat olmalıdır. Giysileri ve ortam ısısı uygun, altındaki bezi kuru ve temiz olan bebek daha kolay emebilir. Emzirme esnasında bebekler refleks sonucu kaka yapabilirler. Bu bir hastalık değil normal olaydır. Emzirirken yapmıyor olması da sorun değildir.
    4. Anne memesinin baş kısmı bebeğin ağzına iyi oturmalıdır. Meme başı gömük veya herhangi bir yapısal sorun olmadığında anne memesinin koyu renkli kısmının kenarları bebeğin dudakları ile kaplanana dek ağzına sokmalıdır. Bebek anne memesinin başını diş kemerleri denilen damaklarının arkasına almak ve meme başını geriden öne doğru sıkarak çeker. Bu sırada dil kökü ve boğazı ile de vakum yapar. Eğer bebek anne memesini ağzında iyi tutamazsa iyi de ememez.
    5. Besleme süresi yeterli olmalıdır. Normalde bebekler bir öğünde alacakları anne sütünün yaklaşık olarak % 50 sini ilk 1-2 dakikada, % 90 ını ilk 5 dakika içersinde emerler. Normal bir emzirme süresi 15-20 dakika olmalıdır. Daha kısa veya uzun sürdüğünde başka bir sorun olması mümkündür.
    6. Beslenme aralıkları bebeğe göre ayarlanmalıdır. İlk ayda bebek ağladıkça denilen aralıklar uygundur. Bu süre 30 dakika ile en fazla 3 saat olmalıdır. İdeal olarak ilk ayda 1-2 saatlik aralıklar tercih edilmelidir. İkinci aydan itibaren bu aralıklar önceleri 2 sonra 3 saate çıkmalıdır. Beslenme aralıklarının arttırılması yavaş yavaş yapılmalıdır. Mide hacmi yeni doğan bebeklerde 20-30 ml. İken 8-10 günde 60-100 ml. ye, 3. ayda 150ml.ye, 6.ayda 200 ml.ye çıkar. Bir yaşına geldiğinde 300 ml. hacme ulaşır. Artan mide kapasitesine paralel olarak annenin de süt miktarı artar. Bazı özel durumlarda beslenme saatle düzenlenebilir. Hastane gibi ayni anda bir çok bebeğe bakıldığında her birinin ağlaması veya doymasını izlemek mümkün olmadığında 2-3 saatlik aralarla beslenme uygulanabilir. Yine de beslenme aralığının 3 saati aşmaması gerekir.
      Bebeğin tok olduğu halde gaz sancısı gibi başka nedenlerle ağlaması yanlışlıkla doymadığı düşünülerek ek besinlere başlamamak gerekir. Bebeğin doymasının en önemli göstergesi yeterli kilo almasıdır. Diğer yandan yetersiz anne sütü nedeniyle bebek aç kaldığında düşen kan şekerine bağlı olarak uyuklayabilir ve ağlamaz. Bu sakinlik de yanlışlıkla doyduğunun göstergesi değildir. Tartı bunu da belirlemeye yarar. Bebek emdiği zaman midesine gelen süt mide asidi ile karıştığında kesilir. Böylelikle sindirim işlevi başlar. Bebek yeni emdiğinde süt şeklinde geri çıkartabilir. Emdikten bir süre sonra çıkarttığında kesik halde gelmesinin nedeni bu olaydır. Beslendikten sonra yeterli süre geçmeden tekrar beslendiğinde midesinde sindirimine başlanmış süt ile yeni emilen çiğ süt karışır. Barsaklara kesilmiş süt ile kesilmemiş çiğ süt ayni anda geçerse sütün asitle kesilmesi sonucu otaya çıkan gaz barsakların gerilmesine neden olur.
    7. Beslendikten sonra bebeğin gazı çıkarılmalıdır. Meme emme (biberon emmede de) esnasında bebekler bir miktarda hava yutarlar. Ayrıca midede sindirim sırasında doğal olarak gaz oluşur. Bu oluşan hava-gaz karışımı midenin sol-üst tarafında toplanır. Beslenmeden sonra bunun çıkarılması gerekir. Bunun için bebek yüzü yana ve dışarı gelecek şekilde annenin göğsüne karın üstü yatırılmalı ve sırtına hafif el vuruşları ile çıkarılmaya çalışılmalıdır. Bu işlem sırasında annenin omzuna temiz bir bez konulması yararlı olur. Gaz çıkarırken sıklıkla bebekler bir miktar midedeki besinleri de çıkarırlar. Diğer yandan bebeğin yüzünün ve ağzının giysi yerine daha temiz bir örtüye temas etmesi hijyen yönünden daha sağlıklıdır. Bu gaz çıkarılmadığında midede gerilmeye ve huzursuzluğa yol açar. Bu da mide kasılmalarını arttırır. Bu kasılmalarla mide içeriği biraz barsaklara biraz da yemek borusundan dışarı gider. Barsaklara geçen süt henüz sindirime uygun olmadığı için sancılara neden olur. Yemek borusundan dışarıya giden süt ise kayıp olacaktır.
    8. Bebeklerin kendilerine özgül refleksleri vardır. Anne memesi emmek için bebekler doğuştan bazı yeteneklere sahiptir. Bunların bilinmesi yardımcı olur. Anne sütünün kokusunu duyan bebek başını sağa-sola çevirerek kokunun kaynağını aramaya başlar. Dudak birleşeğinin yanağa doğru olan bölgesinde refleks alıcıları vardır. Yanağının o bölgesine bir şey değdiğinde ağzını ve dudaklarını o tarafa çevirerek meme aramaya başlar. Bu meme emme esnasında uyuyan ve emmeyi kesen bebeklerde onu emmeye tekrar döndürmek için yararlı olur. Parmak ucuyla yanağın uyarılması emme işlemini başlatır. Damağına ve dilin arka bölgesine bir şey değdiğinde ağzını kapatıp, yanaklarını sıkarak emme işlemine başlar. Bu basit bir emmeden farklı olarak sıkarak çekme hareketidir. Ağzın içersine boşalan süt de yutma refleksini uyarır. Bebekler ağzına konulan bir şeyi yutma eğilimindedirler. Tok olan bir bebek de bu refleksler ortaya çıkmaz ve uyuma isteği daha ağır basar.
    9. Her öğünde her iki meme de emzirilmelidir. Bebekler beslenirken aslında besinlerinin büyük bölümünü ilk memeden alırlar. Uygun olan yöntem her öğünde her iki memenin de verilmesidir. Fakat son verilen meme bir sonraki öğünde ilk verilecek meme olmalıdır. Memeden ayrılmak istemeyen bebeğin dudağının kenarından annenin parmağını hafifçe bebeğin ağzına sokması içerdeki negatif basıncı düşürerek bebeğin memeyi bırakmasını kolaylaştırır. Memelerin boşalması daha çok süt salgılanmasını sağlar. Sütü bol olan annelerin bebekleri memeyi tam boşaltamadığı takdirde biriken süt sorunlara yol açabilir. Bu durumda anne sağmak suretiyle memelerini boşaltmalıdır. Uzun sürelerle emzirmeye devam edilirse veya beslenme aralıkları açılırsa süt salgılanması azalır.
    10. Meme başı bakımı yapılmalıdır. Bebeğin kuvvetle emmesi karşısında meme başı tahriş olur. Kısa bir süre sonra da acımaya, çatlamaya ve yara olmaya başlar. Bu durum anne için emzirmeyi olanaksız hale getirebilir. Bunun oluşmaması için yapılması gerekenler
      • Emzirmeden önce memeler karbonatlı su ile silinmelidir. (Bir kahve fincanı suya bir çay kaşığı karbonat) Bu bebeğin ağzında pamukçuk oluşumunu önler. Ayrıca eğer zaten pamukçuk oluşmuş ise anne memesine geçmesini engeller.
      • Karbonatlı suyun arkasından memeler ılık su ile temizlenmelidir. Hem memeler olabildiğince mikroptan arınmış olur hem de sıcak etkisi sütün daha rahat gelmesini sağlanır.
      • Emzirdikten sonra anne sütü biraz meme başına sürülür. Üstüne bir nemlendirici veya yağ sürülmelidir. Bu meme başının yumuşak ve nemli kalmasını sağlar. Böylelikle çatlaklar önlenebilir.

    Annenin sütü gelmesine rağmen bazı durumlarda anne sütü vermek uygun olmayabilir. Bu durumlar çok sık olmamakla berber kısaca değinelim.

    1. Annede meme iltihabı oluşması. Bu memelerin iyi boşalmadığı ve meme başında oluşan küçük çatlaklardan içeriye enfeksiyon etkenin girmesi ile meydana gelir.
    2. Annenin herhangi bir nedenle süte geçen ve bebeğe zararlı olabilecek ilaç kullanma zorunluluğu. Her türlü ilaç bu kısıtlamaya dahil değildir. Bazı ilaçlar süte geçmez, bazıları da ya çok az miktarda geçer ya da geçmesi bebek de olumsuz bir olaya neden olmaz. Buna ancak bebeğin doktoru karar vermelidir.
    3. Annenin sütten geçebilecek veya solunum yolu ile bulaşabilecek bir hastalığı olması. Bazı hastalıkların mikrobu sütten bebeğe geçebilecek özellik taşır. Bu tür hastalıklar nadirdir fakat solunum yolu ile geçen hastalıklarla çok daha sık olarak karşılaşılır. Bu durumda anne sütü kesilmesi kesin şart değildir. Anne emzirme esnasında ağız ve burnunu bir tıbbi maske ile kapatabilirse bulaşma olasılığı büyük ölçüde azalır.
     
     

    Bu site Lidya.Net tarafından hazırlanmış ve yayınlanmaktadır © 1998-2012. Bu sitede yayınlanan yazılar, kaynak ve yazarı belirtilmek kaydıyla kullanılabilir.
    İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren AnneCocuk.com adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan ve yazdıkları yazılardan kendileri sorumludur.
    AnneCocuk.com ile ilgili yapılacak tüm hukuksal şikayetler iletişim linkinden iletişime geçildikten sonra en geç 2 (iki) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve size geri dönüş yapılacaktır.